Diğer

İnternetin fişini çekmek

assange

Garip bir dünyada yaşıyoruz.

WikiLeaks’in kurucularından ve dünyada “şeffaflık” denilen çarpıcı sürecin öncülerinden Julian Assange’ın yıllardır gönüllü “ev hapsi mahkûmiyeti” yaşadığı Londra’daki Ekvador büyükelçiliğinde interneti kesilmiş.

Neden? Çünkü Assange yayınladığı belgelerle Birleşik Amerika’daki başkanlık seçimlerine müdahale ediyormuş.

Nasıl müdahale etmiş?

Yalan yanlış, düzmece belgeyle mi?

Hayır! Sadece, başkan adayı Hilary Clinton’ın üç yıl önce finans dünyasının çok önemli aktörlerinden Goldman Sachs’da verdiği bir konferansın belgelerini yayınlamış.

Clinton bu konuşmada ülkesinin “üstü örtülü” bir şekilde Suriye’ye müdahale etmesinden yana olduğunu söylemekteymiş.

Bu konuşması için de 225 bin dolar almış, konuşma yapma bedeli olarak!

Clinton belgenin yayınlanmasından sonra, “hayır, böyle bir konuşma olmadı”, ya da “hayır, konuştum ama, bunları söylemedim”, veya “söyledim ama bunu değil, şunu kasdettim” dememiş.

Ne demiş peki?

Derin bir sessizliğe bürünmüş ve ekibi de “Amerikan seçimlerine müdahale ediliyor” diye yakınmakla yetinmiş.

Bunun arkasından da Assange’ın internetinin fişi çekilmiş.

Şimdi Ekvador, “hayır, biz bunu Amerika’nın baskısı nedeniyle yapmadık, yok öyle bir baskı” falan dese de, artık ört ki ölem!

Şeffaflığa karşı takınılan bu tavır ve mesela Rusya’nın, Çin’in veya Türkiye’nin bazen bazı internet sitelerine karşı uyguladığı sansürler arasında bir fark var mı?

Kanımca yok.

Belki biri daha usturuplu, diğeri daha kaba, ama özünde her ikisi de aynı.

Bu süreç çok derin ve kanımca yeni bir dünyanın doğmasının nedeni olacak çelişkiyi net gözler önüne seriyor.

Bir yanda insanların ulusal bir devletin yurttaşı, ya da küresel bir dünya vatandaşı olarak şiddetle ihtiyaç duyduğu şeffaflık.

Diğer yanda ise  ulusal devletlerin egemenlerinin ya da küresel elitin çıkarları.

Ve bu ikisi arasında çok derin bir çelişki var.

Bireyler artık olup bitenler hakkında bilgi sahibi olmak ve kararlarını bu bilgi ve enformasyonlar ışığında vermek istiyorlar.

Egemenlerin ise en büyük korkusu tam da bu!

Kapalı kapılar ardında dönen dolaplar, eğer saklı gizli kalırsa, bunları “ulusal güvenlik”, “milli değerlerin korunması” veya “batının değerlerine zarar vermemek”  gibi bazı “yüce etiketler” altında piyasaya sürmek mümkün.

Ve böylece olup bitenlerin gerçek nedenleri üzerine bilgi sahibi olmayan insanları yönlendirmek elbette daha kolay.

İnternet ise “birey”in bilgi sahibi olma hakkını tam olarak kullanmasına fırsat verdiği için demokrasi dediğimiz şeyin temel taşı haline geliyor.

Evet, internet dünyayı bir daha eski haline asla dönemeyecek şekilde değiştiriyor.

Bu süreci önlemeye de kimsenin gücü yetmeyecek!

Ne taş devrinden kalan Donald Trump’ın ve ne de ona karşı sözüm ona de demokrasiyi temsil eden, ama işine gelmeyince en kaba yasakları uygulamaya çalışan Hilary Clinton’ın.

İki binli yılların başlarında internet bir kaç kez Nobel Barış ödülüne aday gösterilmişti.

Aslına bakarsanız, dünyayı değiştirme gücü anlamında belki de insanoğlunun en büyük icadı olan “internet” çok daha fazlasına layık.

Eminim ki, yakın bir geleceğin özgür dünya vatandaşları, atalarının internetin fişini çekerek gerçeklerin önünü nasıl kesmeye çalıştıklarına bakıp eğlenecekler.

Elbette bunu internet üzerinden, geçmişin bilgi veri ve videolarına bakarak yapacaklar.

Size iyi eğlenceler, geleceğin çocukları.

Ama sizin o kahkahayı atabilmeniz için,  bizim  o zamana kadar yapacak daha çok işimiz var.

 

Tarık Demirkan

 

19.10.2016

 

 

 

 

 

 

 

 

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s