Güzel bir futbol maçı izlemek için ekranlarının başına oturan milyonlarca insanın ruhunu donduran, bir daha unutulmamak üzere beyinlere kazınan o an üzerine daha çok konuşulacak, yazılacak elbet! Danimarka-Finlandiya maçının 43. dakikasından bahsediyorum, Danimarka takımının yıldız oyuncusu Cristian Eriksen’in birden yere düşüp, gözleri açık hareketsiz kaldığı anlar, sadece sahadaki futbolcular ve stattaki taraftarlar için değil, o … Okumaya devam et
Kategori arşivi: Esintiler
Sedat Peker’in Ortaoyununda gerçek oyun kurucu kim?
1. Artık belirginleşen temel gerçek: Gözlerimizin önünde cereyan eden sıradan bir kar/avanta/rüşvet paylaşım kavgası değil, bir tür egemenlik kavgası. Ancak bu egemenlik alanı kimilerinin düşündüğü gibi kaçakçılıkla, rant paylaşımıyla, ya da oligarkların akıl almaz paralarının aklanmasıyla sınırlı değil. 2.Kavganın gerisindeki tarafların amacının siyasilerle bütünleşen yeraltı dünyasını bertaraf etmek değil, tersine devlete egemen olma kavgası olduğu … Okumaya devam et
Futbol 22 oyuncunun meşin yuvarlağın peşinden koştuğu bir oyundan çok daha fazlasıdır
Bir fotoğraf karesi: Beyaz formalı oyuncular, kendi yarı alanlarında, birbirlerine sarılmış, santra çizgisi üzerinde dizilmişler. Rakip futbolcuları izliyorlar. Mavi formalı oyuncular ise başlama vuruşu öncesinde kendi yarı sahalarında diz çökmüşler. Yüzleri rakip oyunculara dönük bekliyorlar. Fotoğraftan bu anın başlama vuruşu öncesindeki saygı duruşunu temsil ettiği anlaşılıyor. Ancak resimde bir terslik var, neden bir kısım futbolcular … Okumaya devam et
Britanya’da konzervatiflerin yabancılarla sınavı
Dominic Raab, Britanya hükümeti dışişleri bakanı! Oxford’da hukuk lisansı, Cambridge’de ise hukuk yüksek lisansı yapmış! Genç ve dinamik, 46 yaşında! BoJo yoğun bakıma alınınca vekaleten hükümetin başına geçen isim! Güçlü şahsiyet! Konzervatif partide başkan adayı da olmuştu! Brexit’in önde gelen savunucusu! Yabancıları “bizim dokumuzu bozuyor” diyenlerden Babası kim? 1938’de Çekoslovakya’da Nazilerden kaçarak İngiltere’ye sığınan bir … Okumaya devam et
Kefen Akçesi’ne ne oldu? Suya düştü, inek içti, dağa kaçtı…
Devletin en yetkili ağzından “bağış kampanyası” açıldığının duyurulması malumun ilanı: demek ki hazine tamtakır! İnsafsız olmayalım, evet şimdiye kadar kimsenin görmediği bir salgın hastalık dünyanın böğrüne çöktü. Herkes sorun yaşıyor, ama bir devletin nasıl olur da bu tür görünmeyen, beklenmeyen sorunlar için, çok zorda kaldığında uzanabileceği bir fonu bulunmaz? Her devletin vardır, zor durumda … Okumaya devam et
Yeni bir dünyaya doğru
Guardian, ABD’nin korona salgını için Güney Kore’den yardım istediğini yazıyor. Solunum cihazı, test kiti vb. istemiş ABD başkanı, Güney Kore devlet başkanından. Ne diyordu daha iki gün önce Trump: “ABD asla başkasından yardım dilenen ülke olmayacaktır” Hey gidi mağrur ülkenin kibirli başkanı! Asya’nın devi Çin kurtarıcı oldu! Sessiz sedasız, bütün dünyaya maske, solunum … Okumaya devam et
Bir görünmezin gösterdikleri
Bildiğiniz gibi insanoğlunun yeni ve çok tehlikeli bir düşmanı belirdi: Korona virüs! Ülkeden ülkeye, kıtadan kıtaya atlayan ve önlenemez görünen salgın, toplumların siyasetçilerini ve kurumlarını çaresiz bıraktı. Şaşkınlık ve korku dalgaları ülkeleri derinden sarsıyor. Bu hastalığı yayan canlı türü, yani virüsler sadece gözle değil, normal mikroskopla bile görülemeyecek kadar küçük canlılar. Bilim insanları ancak elektronik … Okumaya devam et
Nobel ödüllü “teröristler”
Nobel için “Kendisini tüketmiş, ideolojik bir kurum” tanımlamasını yapan Erdoğan, “Mesela Türkiye’den kalkmışlardır teröriste ödül vermişlerdir. Niye? Mantık budur. Anlayış budur” demiş. Türkiye’den kaç kişi Nobel aldı? Ya da Türk asıllı olup yurtdışında, yaşadığı başka bir ülkede Nobel ödülü alan kim var? Bir Orhan Pamuk bir de Aziz Sancar. Onlar mı terörist? Bu “had bildirme” … Okumaya devam et
Sonbahar
Hüzün mevsimi denir Sonbahar için Oysa hüzün değil, olgunluktur, İlkbaharın coşkulu merakının aklına bile gelmeyen dinginliktir, Hiç bitmeyecek sanılan Yaz bereketinin de bir sonu olacağını kavrayan bilgeliktir. Yüzeysel değil, ince bakmaktır, Bir zamanlar göremediğini görmektir, Yaşamın anlamının kana kana içmek değil, Olgun bir şarap gibi tadını alarak yudumlamak olduğunun farkına varmaktır. Dostlukların aslında canlı yeşil, … Okumaya devam et
Ahmet Altan yine tutuklandı, gerekçe: “harici davranışlar”
Ahmet Altan’ın yeniden tutuklanmasının gerekçelerinden biri: “Adli kontrol tedbirlerinin harici davranışlar da dikkate alınarak amaca hizmet etmediği…” Ne demek bu? Çıkar çıkmaz ağzını açtı, konuştu, yazı yazdı, demek. Susmadı demek. Boynunu eğip köşesinde oturmadı demek. Adam 3 yıl hapis yatmış, doğru bildiğini söylemeye orada da devam etmiş. 30 yıl da yatsa, aynı şekilde sürdürecek, içerde … Okumaya devam et
Stefan Zweig’ın ünlü satırlarından esinlenip “Savaşa Hayır!” diyorum!
“Savaşacağım düşmanı biliyorum! Ölüme ve acılara başkalarını göndermeyi yeğ tutan yalancı kahramanlıkla savaşacağım! Yüzde yüz zafer palavrası savurup boğazlaşmayı uzatan vicdansız politikalarla! Hangi taraftan olursa olsun, savaş önderlerinin ucuz iyimserliğiyle! Kiraladıkları hayhaycılar korosu ile savaşacağım! Arkalarında olanlarla! O “savaş laf ebeleriyle” savaşacağım! Savaşın getireceği yıkımlara karşı uyaran kişileri karamsar diye hor görenlerle! Savaşa karşı … Okumaya devam et
Benim diktatörüm “iyi” midir?
Konu Venezüella, ama meselenin özü aslında ne iktidara sıkı sıkı sarılan Nikolas Maduro ne uluslararası destekli garip bir darbeyle onu alaşağı etmeye çalışan Juan Guaido. Hatta ne de bu küçük Latin Amerika ülkesinde oynanan trajik ortaoyununun iplerini elinde tutan ABD, Rusya ve Çin. Madurolar, Guaidolar gelir geçer. Asıl konu demokrasi. Evet, kabul edelim ki, her … Okumaya devam et
Ultima Thule, New Horizons, Brian May
Ultima Thule dünyadan 6,4 milyar km uzaklıktaki bir cüce gezegen. 1990’lı yıllarda keşfedilen ve güneş sisteminin en dışındaki, milyarlarca meteor ve gezegen benzeri minik uzay cisimlerinin bulunduğu Kuiper kuşağında yer alıyor. Ultima Thule çapı 2400 km olan Pluto gezegeninden de küçük. New Horizons ise bir uzay aracı. 2006’da NASA tarafından uzaya gönderilen ve saatte 51 500 … Okumaya devam et
Bitmeyecek
On dokuz yıl geçmiş üzerinden! Bir sabah programına onları canlı yayın konuğu olarak davet etmiştim. “Yazar olanı” erkenden gelmiş, mayıs sabahının bahar kokulu coşkusunu, bir çırpıda stüdyonun hareketli ve kasvetli ortamına dolduruvermişti. “Burada ne oturuyoruz, yayına kadar daha çok zamanımız var, kahve içelim” diye tutturmuştu, önce! Kafe alt kattaydı ve aslında çok zamanımız da … Okumaya devam et
Böyle gazetecilik istiyorum!!!!!!! Please please :)
İki ingiliz televizyoncudan gazetecilik dersi.! Videonun özü şu: İngiltere savunma bakanı Gavin Williamson ülkesinde eski Rus ajanı Sergey Skripal zehirli gazlı saldırıya uğradığında bu olayın sorumlusu olmadıklarını söyleyen bazı Rus yetkililer için bir televizyon konuşmasında “seslerini kessinler ve defolup gitsinler” demişti. Kamuoyu da Rusya’nın sorumlu olduğunu düşünüyordu, ama dışişleri bakanının bu üslubu sert ve … Okumaya devam et
Zenginin malı yoksulun çenesini mi yorar?
Sunday Times bugün yine “ en zenginler” listesini yayınlamış. Neler yok ki bu listede. Amerika’da 442, Çin’de 309, İngiltere’de 145 milyarder (paund milyarderi) yaşıyormuş. Ancak dünyanın “en en en” zenginlerine en çok ev sahipliği yapan şehir Londra imiş. Londra’da 93 milyarder varmış. Ardından 66 milyarderle New York geliyormuş. Son 30 yılda milyarderlerin sayısı ve sahip … Okumaya devam et
Gelenek devam edecek
Seçim telaşı pek çok şeyi unutturuyor. Evet, kabul edelim ki bu seçim önemli. Ancak başka şeyler de var: Mesela bir hafta sonra 1 Mayıs, İşçi ve emekçilerin bayramı! Ezilenlerin, yoksulların bu güneşin altında “biz de varız” dediği gün. Gelenek, devam edecek mi? Bu geleneğe yeni kuşaklar da bir halka daha ekleyecekler mi? İşte bu geleneğin … Okumaya devam et
Pal Sokağı Çocukları – Arsa marşı
Budapeşte’de aylardır Vígszinház tiyatrosunda kapalı gişe oynayan Pal Sokağı Çocukları müzikalinden “Arsa marşı”. Bu dünya büyük, ta göklere kadar Ama bu Arsa ufacık, avucumuza sığar Güneş bile bizimle burada Tahta perdeler içindeki bu dünyada Meydan bizim, yaz bizim ağaçlar bizim Bahçe bizim ev bizim bu takım bizim Sen ve ben asla … Okumaya devam et
Artık davayı kazansan ne yazar?
Bir anlığına „davayı”, her derda deva“sloganlarını” kapının önünde bırak ve “insanı” anlamaya çalış. “Işıklarda uyusun” falan yok! Kendini rahatlatıp, bu dileklerinle derin uykulara dalan sensin, en fazla! Yıldızlar yoldaşı olmayacak! Işıklı semalar değil, Derin karanlıklar var çünkü! Sonsuz hiçlikler! Başka? Öncesinde dişle tırnakla kazılarak anlam katılmaya çalışılan bir hayat! Ve bu hayatın girdaplarında yok olmamaya … Okumaya devam et
İsrailli yönetmen Samuel Maoz’un savaş karşıtı filmi Foxtrot
“Anneme iyi olduğumu söyleyin!” Bu mesaj acaba yerine ulaşacak mı? Ya da nasıl ulaşacak? Bir tankın içinde birkaç İsrailli asker. Askeri harekatta, Lübnan’a sevkedilmişler. Bir başka ülkenin topraklarındalar! Bir buçuk saatte, onların gözünden savaşı görüyoruz. Öldürüyor, ölüyorlar. Çünkü “Savaş Savaştır! Biz buradayız! Bunun tam içinde! Tereddüde yer yok!” Kendisi de 1982’de Lübnan’a karşı askeri harekâtta … Okumaya devam et
27 Ocak, Auschwitz
27 Ocak, İkinci Dünya savaşının son aylarında, Auschwitz Ölüm Kampının Nazilerin elinden alındığı gündür. Ölüm kamplarındaki inanılmaz gaddarlığın, insanlık dışı sefaletin ve dayanılmaz acının gün ışığına çıktığı tarihtir 27 Ocak. İnsanoğlunun en trajik Yıldönümlerinden biridir. Immanuel Kant’ın, Goethe’nin, Hegel’in, Beethowen’in düşünsel zenginliğinde büyüyen ve güçlenen bir kültürün sonunda Auschwitz ölüm kamplarına nasıl olup da gelip … Okumaya devam et
„Vaiz, Vaize, Manevi Danışman”
Bu tanımlamaların ne anlama geldiğini biliyor musunuz? Yeni meslekler doğuyor. Diyanet 81 ile gönderdiği bir yazıda orta eğitimde “milli manevi değerler” konusunu anlatmaları için “Vaiz, Vaize ve Manevi Danışman” belirleme süreci başlatmış. 10 yaşındaki çocuklara Ümmet bilinci, şehitlik, şehadet, sabır, dua gibi konular anlatılacakmış. Diyanet’in talimatı üzerine Valilikler de harekete geçmiş. Çanakkale Valiliği “8-19 Ocak” … Okumaya devam et
Çünkü hayat sensin
Saat 24.00’de evimizin önündeki meydan yeni yılı böyle karşıladı. Hayatı simgeleyen kalp atışları gibi neşeyle yükselen patırtılar dakikalarca sürdü Ardından sevinç çığlıklarının, havai fişeklerin sesi azaldı. Meydanı, evlerin balkonlarını süsleyen rengârenk ışıklar sönmeye başladı. Sessizlik ve terk edilmişlik yorgun kanatlı bir kuş gibi yavaşça indi. Parıltılar yerini karanlığa bıraktı. Ama ışıktan karanlığa, gürültüden sessizliğe … Okumaya devam et
Kudüs ve Barış
Keşke böyle gelebilse barış. Güvercin kanatlarıyla, kırılganlığına bakmadan inatla, tekrar ve tekrar deneyerek. (AP – Oded Balilty) Okumaya devam et
Çocukların gözleri dünyaya açılan penceredir.
Çocukların masum ve içten bakışlarında herşeyi okuyabilirsiniz. Onlar yaşadıklarını, hissettiklerini saklamazlar. Rol yapmaz, maske takmazlar. Duyguları, hayatlarının bir uzantısı olarak gözlerine apaçık yansır. Bu nedenle de “dünyaya açılan pencere” derler bu gözlere. Onların gözlerinde, sadece onları değil, yaşadıkları, çoğu kez yaşamak zorunda bırakıldıkları dünyayı görebilirsiniz. Şimdi şu beş yaşındaki Suriye’li Zehra’nın gözlerine bakın. Gözlerinizi … Okumaya devam et
Nurtopu gibi darbe
15 temmuzda “nurtopu gibi” bir darbemizin olduğunu ilan etmişlerdi. Ama Meclis komisyonu işin ilerisini gerisini araştırmaya başlayınca bu doğumda “bir gayrı meşruluk” olduğu şüpheleri güçlendi. Şimdi de kazın ayağı iyice değişmiş olmalı ki, belgeleri saklamışlar. Cumhuriyet’in haberine göre darbeyle ilgili belgelerin bir kısmını AKP’liler komisyonun CHP’li üyelerine iletmemişler. Gerekçe? “gizli belge statüsü” kazanmış bu belgeler. … Okumaya devam et
Tarafsızlıklarıyla gurur duyanlara
Kaçacak bir yerinizin olmadığını ben çok iyi biliyorum! O çocukların o son bakışlarını hep içinizde taşıyacaksınız. Sezen Aksu’yu dinliyorum. Bir sözün bitişi gibi son bulan sevişleri, Bir yaz güneşi gibi eriten terk edişleri, Veda ederken bir aşk ateşi gibi sönen iç çekişleri Haykırıyor! “Aman aman, acı yüzler Kurşun gibi izler Son bakıştaki o gözler … Okumaya devam et
Benim-senin-onun-bizim-sizin-onların
Koskoca Ankara’da CHP “Man Adası Belgelerini” onaylatacak Noter bulamamış! “Aman bizi bu işe karıştırmayın” diyormuş noterler. Bu nedenle de belgelerin savcılığa teslimi gecikmiş. “Man Adası” belgeleri kadar büyük bir skandal bence Noterlerin bu korkusu bu! “Otoriter İmparatorluklar korku, demokrasiler medeni cesaret üzerinde yükselir” Tercih her zaman insanların. Benim-senin-onun-bizim-sizin-onların. Nasıl bir ülkede yaşamak istiyorsunuz? Okumaya devam et
Dans
Nedir dans? Müzik, hareket ve ritmin uyumu. Bu harmoniyi yaratarak, kendini ifade ve başkalarına hitap etme sanatı! Bunu gerektiği gibi yapabilenler, bu uyumu yaratarak ruhumuza ulaşabiliyorlarsa, bu tadı alabilmemizin başka da bir “engeli” de kalmıyor. Okumaya devam et
Demokrasi hoşgörüdür
Prag’a yolunuz düşerse Vaclav meydanının hemen yanındaki “Lucerna” adındaki alışveriş ve kültür merkezine uğrayın. Orada ilginç bir heykel göreceksiniz. Kubbeden aşağıya doğru ölmüş bir atın üzerinde, daha doğrusu “nalları dikmiş” atın karnında gururla oturan bir “adamın” heykeli sarkıyor. Heykeli tasarlayan sanatçı David Cerny. Ölmüş atın karnında oturtan bu adam sıradan biri değil: İkin … Okumaya devam et
Milliyetçilik zehirdir
Son günlerde bir tartışma sürüp gidiyor: “Ölürem Türkiyem”… aslında ezgisi Kürt türküsüne aitmiş! “Ankara’nın taşına bak” ezgisinin orjinali de Ermeni kökenliymiş. Bir Ermeni ağıtıymış aslında! Bir Ermeni kilise ilahisi ilken, Kürtçe olarak bugünlere ulaşmış. Şimdi bir kesim sıkıntılı, açıklamalar getirmeye çalışıyor; Bir kesim de mal bulmuş mağribi gibi atlıyor bunların üzerine. Aslında ikisi de … Okumaya devam et
Bugünün tadını çıkarın
İnsanların çaresizliği, realitenin tam saha baskısı karşısındaki güçsüzlüğünün eseridir. Çekilen acılar, omuzlara ruhlara binen ağırlıklar insanların artık kaldıramayacağı boyutlara ulaştığında o zamana kadar duyulan kızgınlık, korkuya ve sonra da endişeye ve giderek balçık gibi ruhları çürüten bir çaresizliğe dönüşür. Ve çaresizliğin en yıkıcı türü de bu duygunun aldığı toplumsal haldir. İnsanlar birbirleriyle olan ilişkilerinde bu … Okumaya devam et
Günün sınav sorusu: İleri demokrasiyi ne kadar tanıyorsunuz?
Cumhurbaşkanı Ataşehir’deki Mimar Sinan Camii çıkışında gazetecilere açıklamalarda bulundu. Acaba ne dedi? Açıklama metninde yanıtlar arasında doğru olanı işaret ederek boş bıraktığımız yeri doldurunuz. Doğru yanıt verenlere “Saray” imzalı “Konuşma Konuştukça Sıra Sana Gelecek” kitabımızdan göndereceğiz 🙂 Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan “Basın Özgürlüğü” Çağrısı Cumhurbaşkanı Erdoğan, ……… …….yönelik engellemelere tepki gösterdi, uluslararası basın örgütlerine “ifade özgürlüğünü … Okumaya devam et
İkra
Bu gece Kadir gecesi. Müslümanların en önemli ayı olan Ramazan’ın en önemli gecesi. Dini bütün Müslümanlara göre bu gece edilen dualar yerine ulaşır. Temiz yüreklerin, temiz duaları kabul olsun elbette, ama bu İnananla Yaradan arasındaki iş. Ancak, Ramazanın 27 günü, bu Kadir gecesinde, müminler unutmayın, uzun süren BİR GÜNün orucun ardından siz iftarınızla orucunuzu açtığınızda, … Okumaya devam et
Özgürlük, herkese!
Gazetelerden: “Altanlar ve Ilıcak “darbe” davasında hâkim karşısına çıkıyor” Ahmet Altan, Mehmet Altan ve Nazlı Ilıcak derhal serbest bırakılmalıdır! Bır zamanlar AKP’nin peşine takılan “liberaller”,”özgürlükçüler”, “vesayet karşıtları”. Yere göğe sığdıramazdınız Altan kardeşleri. Yazdıkları her yazıyı paylaşırdınız? Ne oldu? Ne bu suskunluk? Onları savunmak yine bize kaldı! Gerçek özgürlüğü, ve gerçek demokrasiyi savunan bizlere… Okumaya devam et
Eski solcuların iyice “uçanları” artık yeni yuvalarına kondular.
Danışman olan biri, yürüyüşleri gayrı meşru ilan etti. “Hukuk yoluyla demokrasi mücadelesi meşrudur. Hukuk düzeninin ilkelerine karşı yürüyüş ise gayrimeşrudur” dedi. Yani mealen bu ülkede “hukuk düzeni” var diyor, ve yürüyerek (şiddet dışı bir eylemle) rejimi protesto etmek de “hukuk düzenini tehdit eder” diyor… Artık bu cümlelerin ardından, (demek ki gayrı meşru bir eylem var) … Okumaya devam et
Türkiye’de bir şeyler oluyor
“Seçimlerde % 26 oy alan bir parti var. Hantal mı? evet hantal! Gelinen bu noktada suçlu mu? Evet suçlu! Ama “işte buradayım”, diyor ve gücünü sınamaya hazırlanıyor. Onun bugün söylediğini, “dün neden söylemedi” diye reddetmek hangi mantığa sığar? Dün bu satırları yazmıştım. Çünkü CHP genel başkanı “Adalet için yürüme” kararını açıkladığında bu kararın “tarihi” bir … Okumaya devam et
Son dakika.. Ve G.Saray stadın adını değiştirdi
Pazartesi gününden itibaren Türk Telekom Arena’nın adı artık Ali Sami Yen Spor Kompleksi Türk Telekom Stadyumu olacak. (gazetelerden) Aferin CimBom’a! Hemen durumdan vazife çıkarıp, stadın adını anında değiştirmiş. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Statlardan Arena ismi kalkacak” talimatının ardından stadının ilk ismini değiştiren kulüp Galatasaray olmuş. Hem de 16 “Arena” arasında ilk olarak! “Ne o … Okumaya devam et
Nuriye Gülmen ve Semih Özakça neyi gösterdi?
Korkuyorsunuz ve korkmakta haklısınız. Kendi hayatlarından başka kimseye zerre kadar tehdidi olmayan bu iki insanı tutuklamaktan başka çareniz kalmadığını biliyorsunuz çünkü. Bu iki güzel insanın tuttuğu aynada görüyoruz sizi; Onların açlıktan bitkin düşen zayıf bedenleri ve sizin coplu, tüfekli, özel timli vurucu güçleriniz arasında ne kadar dramatik bir çelişki var! O aynada ne kadar … Okumaya devam et
“Bu ülkeye…….”
“Hak İş, 1 Mayıs’ta Erzurumda kürsüye Bakan Akdağ’ı çıkardı!” (gazetelerden) Birileri bir zamanlar “bu ülkeye komünizm gelecekse, onu da biz getiririz” diyorlardı. Zamana dayanamayıp gittiler. Birileri de şimdi “1 Mayıs kutlanacaksa onu da biz ve bildiğimiz gibi kutlarız” diyorlar. Mehter marşıyla, ve Bakanları kürsülere çıkararak. Onlar da zamana dayanamayacak, onlar da gidecekler. O kadar açık … Okumaya devam et
Uzaklardaki minik beyaz nokta
Karanlıklar içindeki şu beyaz minik noktayı görüyor musunuz? İşte o Dünya! Bizim insanoğlu olarak binlerce yıldır birbirimizi boğazladığımız, üzerindeki toprakları ve değerleri bir türlü paylaşamadığımız uzaydaki kürecik. Cassini uzay aracı 20 yıllık bir yolculuğun ardından Satürn’ün halkaları arasından çekmiş bu fotoğrafları. 1.4 milyar km uzaktan! Sonra da Satürn gezegeninin dünyaya çok bezediği düşünülen Ay’ı … Okumaya devam et
Direnmenin yaşı olmaz
İsviçre’de 86 yaşında bir kadın Merkez Bankası’nın (Swiss National Bank – SNB) duvarına yazı yazarken polis tarafından gözaltına alınmış. Protestosunun nedeni İsviçre Merkez Bankası’nın ülkenin kaynaklarından bir kısmını tahvil hisse senedi vb olarak silah şirketlerine yatırması ve tüm protestolara rağmen çekmemesiymiş. Protestocu “Silaha yatırılan para öldürür!” dize yazmış banka duvarına. Doğru mu? Doğru! Haklı mı? … Okumaya devam et
Hassa’da yağmur duası
Resimdeki kıraç topraklar insanın içini ürpertiyor. Ama daha da yürek kanatan, kayalıkların üzerinde bekleşen insanların çaresizliği, ve bu ortaçağ tablosundaki kör karanlık! Hatay’ın Hassa ilçesinde yöre sakinleri bir süredir devam eden kuraklık nedeniyle yağmur duasına çıkmışlar. İlçe müftü vekilinin başa geçmesiyle iki rekât namaz kılmışlar… Bereketli yağmurların gelmesi için Kuran-ı Kerim okuyup … Okumaya devam et
„Az gittik uz gittik dere tepe düz gittik. Bir de baktık ki…”
Şu metin 1876’da ilan edilen ilk Osmanlı Anayasası olan Kânûn-ı Esâsî’nin ilk madelerinin özetidir. “Padişah” yerine “devlet başkanı” diye okursanız aradan geçen 141 yıldan sonra döndüğümüz noktanın neresi olduğunu gayet iyi anlarsınız. “Padişahın kişiliği dokunulmazdı ve yaptıklarından kimseye karşı sorumlu değildi (5. madde). Vükelanın (bakanların) atanması ve azledilmesi, para bastırılması, hutbelerde adının söylenilmesi, … Okumaya devam et
“Gorbi”nin kaderi de böyleymiş işte
Gorbaçov diye biri vardı, şimdiki gençler adını bile bilmez. Oysa dünyanın kaderini değiştiren kişi olmaya adaydı bir zamanlar! Glasnost ve Perestroyka sloganlarıyla sahneye çıkan, Pırıl pırıl gözlerle ümidi tekrar yeşertmeye, dünyada insanı ve barışı merkeze oturtmaya namzet. O zamanlar bir “imparatorluğu” yıkan, ama yerine bir şey koyamayan Güçlü Adam! Ne oldu? Şimdi nerelerde, ne yapıyor, … Okumaya devam et
Everybody knows, you know too…
herkes biliyor, geminin su aldıgını herkes biliyor, kaptanın yalan söylediğini Herkes biliyor, zarların hileli oldugunu herkes parmaklarını çapraz yapar yuvarlarken herkes biliyor, savaşın bittiğini herkes biliyor, iyi adamların kaybettiğini herkes biliyor, dövüşün hileli oldugunu fakirler fakir kalır, zenginler zenginleşir hep böyle gider herkes biliyor herkes biliyor, geminin su aldıgını herkes biliyor, kaptanın yalan söylediğini herkeste … Okumaya devam et
Kavuşma anı
Afganistan Celalabad’da Birleşmiş Milletler komisyonunda çalışrken Taliban baskısı nedeniyle ülkesinden kaçan ve o tarihten bu yana mülteci olarak Macaristan’da yaşayan Afgan Ahmet, Macar Helsinki Komisyonunun çalışmaları sonucunda 3 oğluna kavuştu. Fotoğrafın ölümsüzleştirdiği o kavuşma anında dünyanın en mutlu insanı o! Mültecileri desteklemek bir insanlık görevidir. (Foto: Ákos Stiller ) Okumaya devam et
10 Aralık: Dünya İnsan Hakları Günü.
Afişte dünyanın dört bir köşesinden yükselen ellerde ne yazıyor: Eşitlik, Özgürlük, Barış, Umut, Onur, Hukuk Devleti, Refah, Adalet! Ne yaman bir çelişki, değil mi? Var olan durumda ise çevremizde kara bulutlar hep. Kimi para derdinde, kimi iktidar peşinde, kimi de şahsi hırsını tatmin edecek güç ! Bu ihtirasın kurbanı da hep insan hakları! Çevrenizde olup … Okumaya devam et
“Toprak bize değil, biz toprağa aidiz”
Bir film sahnesi gibi! Üniformalı bir Amerikan askeri, arkasında bir grup kendi gibi “soluk benizli”, saygıyla ayakta duruyor. Birkaç metre ilerisinde vakur bakışlı, saçları örgülü, yaşlı bir Kızılderili reisi oturuyor. Etrafları kameralarla dolu, ama onlar farkında değil. Onlar geçmişteki acılarla süzülüp gelen yüzyıllardan, ortak ve onurlu bir geleceğe köprü kurmaya hazırlanıyorlar. Onlar o an orada … Okumaya devam et
Suskun medya
Hep “ana akımla” kalmanın, hep suyun üzerinde tutunmanın prototipidir o. Ertuğrul Özkök’ten bahsediyorum. Hürriyet’in eski ekonomi yazarlarından Demet Cengiz’in blogundan alıntı yapmış. Biraz tanıtmış biraz övmüş. Şöyle diyor: “Demet işsiz bir gazeteci. İşsiz gazetecilerin ne harikalar yaratabileceğine çok güzel bir örnek”. Basın emekçilerinin bu kadar kolayca oradan oraya itilip kakıldığı; Değerli kalemlerin bu … Okumaya devam et
Kin ve nefret
Fransa’da dehşet kamyonundan geriye kalanların fotoğraflarına bakıyorum. Bunu yapanın ruhunu çözmeye gayret ediyorum! Nasıl bir akıl durmasıdır bu? Nasıl bir acımasızlık? Nasıl bir kin ve nefret? Önünde yürüyen, bayram kutlayan insanları çoluk çocuk demeden 20 tonluk aracınla parçalayıp ezmek? Neden? Neden? Neden? Senin de dâhil olduğun kesimi (yani Müslümanları) en büyük düşman, “iblis” haline getirmenin … Okumaya devam et
Spor ve ahlak.
Arjantin Copa Amerika’yı final oynayıp kaybetti. Geçen yıldan sonra bu yıl da Şili’nin ardından ikinci oldu. Ve Arjantin’in tanınmış futbolcuları, Lionel Messi, Gonzalo Higuain, Ezequiel Lavezzi, Sergio Agüero, Javier Mascherano ve Lucas Biglia gibi dünya yıldızları milli takımdan ayrıldıklarını açıkladılar. Onurlu bir duruş mu? Bence evet! Beklentilere yanıt veremeyenlerin atması gereken bir adım! Örnek olmalı … Okumaya devam et
Türk kadınının hal-i pür melali
Bu heykeli görünce hükümet baskısı, erkek baskısı, toplum baskısı, din baskısı, mahalle baskısı ve aile baskısı altında taş kesen yürekleriyle ve ruhlarıyla kızlarımız ve kadınlarımız geldi aklıma. Oysa bu cendereden kurtulmak, evet zor, ama imkansız değil. Ama bunu önce kendilerinin istemesi lazım. Hani ne derler, celladına aşık olan özgürlüğü hak etmez. (ne yazık ki eseri … Okumaya devam et
Teröre lanet
Bu gençlerin de anne-babaları, eşleri, çocukları sevgilileri vardı! Ve bu gençlerin yerinde siz, ya da bir yakınınız da olabilirdi! Bu terör saldırısını koşulsuz, amasız, fakatsız lanetliyorum. Bu saldırının gerisinde kimin olduğu hiç ama hiç önemli değil. Bu saldırının ve gerisindekilerin ismi, markası, rengi, ideolojisi ne olursa olsun tek amacı ülkede kaos yaratmak ve birilerinin bundan … Okumaya devam et
“Biz ve onlar”
İki dikkat çeken gelişme bugün üst üste düştü. Türkiye’de “Bir çocuk garip olur, iki çocuk rakip olur, üç denge, dört bereket” şiarının ardından kadın hakları konusu “bizi yaratılışın fıtratından uzaklaştırır” “Anne olmayan kadın eksik ve yarım kadındır” dendi. Türkiye’de hükümette 27 erkek ve bir kadın var! Kanada’da ise Milli marşın … Okumaya devam et
Matematiğin ezgisini dinlemek ister misin?
Müzikle matemaik arasında gizemli bir ilişki vardır. İşte size bunu anlatan bir öykü: Pi sayısı (π) matematikle yakından ilgilenmeyenlerin de duyduğu bildiği bir sayıdır. Matematik biliminin en temel değerlerinden biridir, ve dairenin çevresinin çapına bölünmesiyle elde edilen bir değerdir. Eski Babil, Mısır ve Grek uygarlığı tarafından bilinen ve sonra da İslam dünyasının bugünkü Batı bilimine … Okumaya devam et
“Gençliğime doyamadım, ben bu yerde yaşayamadım”
Uzun gece mavisi kıyafetiyle karanlığın içinden çıkıp şarkısını söylemeye başladığında aslında dile getirdiği elbette sadece 250 bin Kırım Tatarının acısı değildi. “Yabancılar geldiğinde Evlerinize gelecekler Hepinizi öldürecekler Ve diyecekler ki, Biz suçlu değiliz Suçlu değiliz” Tanrım, ne kadar tanıdık bir sahne! Dünyanın dört bir köşesinde, yaşanan dehşet ne kadar birbirine benziyor! Coğrafyanın … Okumaya devam et
Maskeli Balo
Bir salon dolusu kelli felli adam! Orta yaşlı, bıyıklı, kavruk, asık suratlı Anadolu erkekleri. Bir üniversite amfisini doldurmuşlar. Sırtlarında bir örnek cübbe, başlarında kep! Muhtarmış onlar! Haberin devamını okumadan beni bir gülme alıyor. Önce bunu bir fotoshop şakası sanıyorum! Ama hayır, değil. Fotoğraf gerçek! O zaman olsa olsa bir maskeli balodur! Olur ya, Türkiye’de … Okumaya devam et
“Bugün anneler günü. Annelerinize sarılın, öpüp koklayın.”
“Bugün anneler günü. Annelerinize sarılın, öpüp koklayın.” Neredeyse altı yüz haftadır, usanmadan, bıkmadan, korkmadan yılmadan İstanbul’un göbeğinde bir araya geliyorlar. Dinmez acılarını bu acımasız dünyanın yüzüne vurulan bir tokat gibi haykırıyorlar. Bir kısım vatandaş onları görmüyor bile! Bazıları ise „cüzzamlı” görmüş gibi uzaklaşmaya çalışıyor yanlarından. Oysa kaçmaya çalıştıkları kendi vicdanları. Hiç olmazsa bugün hatırlayın … Okumaya devam et
“Gittiler akşam olmadan ortalık karardı…”
MAHUR BESTE Şenlik dağıldı bir acı yel kaldı bahçede yalnız Gitti dostlar şölen bitti ne eski heyecan ne hız Yalnız kederli yalnızlığımızda sıralı sırasız O mahur beste çalar Müjgan’la ben ağlaşırız Bir yangın ormanından püskürmüş genç fidanlardı Güneşten ışık yontarlardı sert adamlardı Hoyrattı gülüşleri aydınlığı çalkalardı Gittiler akşam olmadan ortalık karardı Bitmez sazların özlemi … Okumaya devam et
Pál Sokağı Çocukları “Yaratıcı Okuma Atölyeleri”
Pál Sokağı Çocukları Çiğdem Odabaşı ile “Yaratıcı Okuma Atölyeleri” 7 Mayıs’ta Caddebostan Kültür Merkezi’nde… Ücretsiz… Rezervasyon: http://kitap.ykykultur.com.tr/etkinlikler Okumaya devam et
Yalancılar ve mumları
“Benim başörtülü bacılarıma saldırdılar” denmişti Gezi protestolarında. Oysa Gezi’ciler kimseye saldırmamıştı.3 yıl sonra Zaman gazetesi önünde ise polisin biber gazıyla resimlerdeki anlar yaşandı. Ama artık ne gören var ve ne de “Benim başörtülü bacılarıma saldırdılar” diyen. Anlaşılan “mevzu bahis iktidara hakim olmaksa, gerisi teferruattır.” Okumaya devam et
Tarihte hiçbir şey unutulmuyor
Ukrayna Eurovision’a Tatarların acılarını anlatan ve yer yer Türkçe olan bir şarkıyla katılıyor. Ukrayna’lı Tatar asıllı sanatçı Susana Jamaladinova ( Cemile’nin) 1944 isimli şarkısı, Sovyetler Birliği lideri Joseph Stalin’in 240 bin Tatar’ı Orta Asya’ya sürmesini anlatıyor. Ne iyi ki, tarihte hiçbir şey unutulmuyor! Bugünün zalimlerine duyurulur. Okumaya devam et
Sağanak yağmurda ilginç protesto: Sessiz çığlık
Dün Budapeşte’de öğretmenler ve eğitim emekçileri hükümetin eğitim politikasını protesto etmek için bir gösteri yaptı. Parlamento önündeki gösterinin sonunda gösteriyi düzenleyenler on binlerce kişiyi beş dakika sessiz kalmaya, bu sessiz çığlıkla hükümeti ikaz etmeye çağırdı. İşte on binlerce kişinin sessiz çığlığı. (Türkinfo, 14 Şubat 2016) Okumaya devam et
Hayatta güzel şeyler de oluyor
„Her Güne Bir Masal” kitabım 33. baskısına ulaştı! Feridun Oral’ın şahane çizimleriyle birlikte Yapı Kredi Yayınları’ndan yayınladığımız bu kitap tartışmasız kendi alanında çığır açtı. Türkçe ders kitaplarına girdi. Üzerine makaleler yazıldı. İçindeki masallardan bir kısmından görme engelli çocuklar için kamu hizmeti olarak „sesli kitap” yapıldı. Ve on yedi yıl içinde bir „klasik kitap” haline … Okumaya devam et
Sami halkını duydunuz mu?
Norveç, İsveç, Finlandiya ve Rusya topraklarında yaşayan, ancak toplam nüfusu yüz bin olan bir halk. Kutup bölgelerine yayılan geniş bir alanda yaşıyorlar ve yaklaşık İsveç’in yüzölçümü kadar bir toprağı kendi anavatanları olarak görüyorlar. Fince ve Macarcanın da dahil olduğu Finugor dil ailesinin en kuzeydeki göçebe halkı. 4-5 bin yıldır o topraklarda yaşayan Samiler, bölgede … Okumaya devam et
Doğduğum ev! Doğduğum büyüdüğüm sokak.
Noyan‘dan görsel şölen devam ediyor. Doğduğum ev! Doğduğum büyüdüğüm sokak. Kartopu oynanan, kızaklarla kayılan mekanlar, hep hohlanarak ısıtılmaya çalışılan üşümekten kıpkırmızı olmuş eldivensiz eller, sürekli ıslanan ayakkabılarda buz kesen ayaklar, ama hep sıcak yürekler. Çocukluğumun masal dünyası! Teşekkürler dostum! 1 Ocak 1016 Okumaya devam et
Sefiller (özgün adı: Les Misérables)
Sefiller (özgün adı: Les Misérables) “Söylenen şarkıyı duyuyor musun? Öfkeli insanların şarkısı bu Tekrar köle olmayacak Halkın şarkısı…” Gezi Resistance version of Les Misérables (Do you hear the people sing?) Okumaya devam et
1956 Macaristan: Yıldönümü
Yıldönümü! Bağımsızlık ve adalet isteyen bir halkı durdurabilir misiniz? Okumaya devam et
Çetin Altan’a veda
“Bir avuç gökyüzü”nün sonsuz bir derinliğe dönüştürülebileceğini kendi hayatıyla gösterdi. Bir de herşeye rağmen”enseyi karartmamanın” önemini. Türkiye’nin yetiştirdiği ender değerlerden biriyidi. Ahmet’in, Mehmet’in ve tüm sevenlerinin başı sağolsun! 23 Ekim 2015 Okumaya devam et
Üç fotoğrafın tanıklıkları
Tarihi anlar. 1. Fotoğraf 1919, Almanya, Spartaküs ayaklanmasında kurşuna dizilen bir komünist. Bu fotoğrafın gerçek bir infaz mı, yoksa özel kurgulama mı olduğu o zamandan beri tartışılıyor. Hem tezler ve hem de anti tezler inandırıcı. Ama tartışmasız bir şey varsa o da fotoğrafın etkliyecisi olduğu. 2. Fotoğrafın gerçek olduğu tartışmasız. Almanlar tarafından … Okumaya devam et
Bu topraklarda rüzgârın ne zaman döneceğini kestirmek çok zor!
Darbe iddiasıyla Ergenekon davasını başlatan savcı hakkında, “darbeye teşebbüsten” yakalama emri çıktı! Şimdi bu son soruşturmayı yapan savcılar da titremeye başlamışlardır! Eh burası Türkiye ne de olsa! Bu topraklarda rüzgârın ne zaman döneceğini kestirmek çok zor! Ama şurası kesin: Keser döner sap döner, gün gelir hesap döner. Böyle güzel atasözlerimiz eminim ki birilerinin uykularını kaçırıyordur … Okumaya devam et
Fatih’te harabe bir duvar.
Dünyaca ünlü sokak ressamı “grafiti” sanatçısı JR, Fatih Belediyesi tarafından da desteklenen bir projeyle İstanbul’a gelmiş ve bu harabe duvara “özgürlük, kimlik ve ifade” sanatını yansıtan muhteşem bir portre çizmiş. (1. resim) JR önemli bir sanatçı. Paris varoşlarından çıktığı “grafiti” yolculuğunda Küba’dan Çin’e, Amerika’dan Arap ülkelerine, Almanya’dan Türkiye’ye dünyanın dört bir köşesinde duvarları özgürce süsleyen … Okumaya devam et
Tanrıların kanı
Budapeşte birkaç gündür yağmurlu! Bazen gök gürültüsü içinde iri taneli sağanak yağmur insanın ruhunu da temizliyor sanki. Yağmurun ardından ortalığı kaplayan iç ferahlatan temiz kokunun bir adının olduğunu da yeni öğrendim. Petrichor’muş bu hiçbir şeye benzemeyen kokunun adı. Eski Yunancadan, iki kelimeden türetilmiş: Petros (taş, kaya) ve İchor (tanrıların kanı). Yani, tanrıların kanının taştan topraktan … Okumaya devam et
Büyük İskender’den 2400 yıl sonra
Zeugma’yı kuran Büyük İskender ne zaman yaşadı? MÖ. 350! Siz bu mozaik eseri ne zaman “restore” ettiniz? MS. 2015. Yani yaklaşık 2400 yıl sonra! Ne olur, ne olur bir daha hiçbir şeye elinizi sürmeyin! Okumaya devam et
Şehirler ve köprüleri
Budapeşte’de kültür turu!
Budapeşte’de kültür turu! Palinka ve şaraplar içilir, yemekler yenilir, kitaplar imzalanır, sohbetler edilir, beraberce Pál Sokağına gidilir ve yazar Ferenc Molnár’ın bir zamanlar oturduğu evin önünde beraberce fotoğraflar çektirilir. (fotograflar: Gün Benderli’den) Okumaya devam et
Çapulcuya mektup
Senaryo belli; Bir yerde toplanılacak, hükümet karşıtı sloganlarla, olursa müzikle, dansla insanlar birkaç saatliğine özgür olmanın tadını çıkaracak. Duvar yazılarıyla, mesajlarıyla, minik pankartlarıyla bu kuşağın en vurucu yanlarından biri olan mizahi ruh dile getirilecek. Sonra, izinli bir gösteri bile olsa, Toma’lı yakalamacayla, gazlı bir kapanışla oh çekilecek. Ardından da rahatlamış bir ruhla, “görevin yerine … Okumaya devam et
“Asıl şimdi göbeğinden ikiye çatladı ülke!”
“Dostum, dostum güzel dostum Bu ne beter çizgidir bu Bu ne çıldırtan denge Yaprak döker bir yanımız Bir yanımız bahar bahçe” Diyarbakır’da Nevruz! Yüz binler baharın ve Kürt ulusunun yeniden yeşermesini kutladı! Diyarbakır “yeşile, sarıya, kırmızıya” boyandı İzmir’de “milli değerlere saygı” mitingi! Yüz binler “öl de ölelim, vur de vuralım” haykırışlarıyla sokaklara döküldü İzmir … Okumaya devam et