Ahmet Hakan şöyle demiş bugün:
“Milli Görüşçü amcalar kuşağının son halkasıydı
AHMET Hamdi Gül. Kayserili tornacı bir amca…
Öyle halim selim, öyle barışçıl, öyle mütevazı, öyle hırssız bir görüntüsü vardı ki… Kendisini her gördüğümde içime huzur dolardı. (…)
Bu insanların ortak özellikleri şunlardı:
Ahlaklarını dava adına bozmazlar, insanlıklarını hiçbir biçimde asla kaybetmezler, güler yüzlerini her durumda yansıtmasını bilirler, merhamet ve şefkati hep ön planda tutarlar, hiçbir durumda kendi çıkarlarını gözetmezlerdi.”
Ahlaklarını dava adına bozmayan, kendi çıkarlarını gözetmeyen, mütevazi hırssız insanlarmış.
Etkilendik, gözlerimiz doldu.
Böyle doğuyor işte „islamcıların şehir efsaneleri”
Ama bir dakika, bir dakika (one minute)!
Ben basının daha bağımsızlığını nispeten koruyabildiği dönemlerden başka haberler de hatırlıyorum:
On yıl önce, yani 2007’de İstanbul’un billboardlarının yapımı kime verildi?
Hem de ihale falan açılmadan!
Ströer-İlbak Firması üzerinden Kayseri kökenli bir Anadolu Kaplanı olan “Asteksan”a.
Asteksan kimin? Evet doğru tahmin ettiniz.
Abdullah Gül’ün babası Ahmet Hamdi Gül’ün (ve kardeşinin).
Sayısı o tarihte bazılarına göre 2400 bazılarına göre ise 4000 olan İstanbul Billboard’larının imalatları için adet başına şirkete 1200 Euro ödenmiş.
Ahmet Hakan’ın “Kayserili tornacı amca” dediği Ahmet Hamdi Gül, 2007 yılında tam 42 AKP’li belediye ile iş yapıyormuş.
Ankara, İstanbul, Konya, Kayseri gibi çok büyük bütçeleri olan belediyeler de dahil.
Kimse bize “halim selim milli görüşçü amcalar” efsanesi anlatmasın.
Bu sadece bir örnek!
Ve İslami kesimin “işadamlarının”, belediyeler üzerinden kamusal kaynakları ve alanları nasıl talan ettiğinin binlerce benzeri var.
Şimdi “bu ülkede kamuyu talan Milli Görüşle başlamadı” falan gibi gerekçeler de üretilmesin.
Evet başlamadı, doğru, ama kimse de daha önceki dönemlerde “talancıları”, masum, mütevazi, dürüst, merhametli şefkatli falan diye yutturmaya da kalkmadı.
Bu ülkenin dürüst insanları talan yapan kim olursa olsun karşı çıktılar.
Basının namuslu kalemleri de AKP’nin ilk dönemlerinde bu işlerin hep üzerine gittiler.
Neler neler yazıldı, arşivler daha duruyor, gidin inceleyin!
Halep oradaysa arşın da burada!
Ölçün, biçin, araştırın!
Dün hiç bir şeye sahip olmayan bir takım insanlar nasıl oldu da 3-5 yıl içinde Türkiye’nin en zenginleri haline geldiler?
O “gemicikler” nasıl edinildi?
Merak etmiyor musunuz?
Bağımsız basın neden susturuldu sanırsınız?
Tarık Demirkan
09.05.2017