Hiç görmediğim farklı bir renkti, o güne kadar hiç tanımadığım bir tat bilinmez mekanlarında dolaşmadığım esrarengiz bir diyar, lacivert derinliğinde yüzmediğim bir deniz gözlerimi silik pastel tonlarında hiç gezdirmediğim bir ufuk zifiri karanlık ormanda açılan bir ışık huzmesi gibiydi girişi varlığının hayatıma, o kadar aydınlık o kadar şaşırtıcı o kadar eksiksiz. … Okumaya devam et
Kategori arşivi: şiirlerim
Yalana yalan diyebilmek
Hayatın kendisidir teslim olmamak. Akla, mantığa, ahlaka, dünyaya bakışına ters ise kabul etmemektir dayatılanı. Direnmektir, zorla yaptırılmak istenene. Hayır diyebilmektir, gerektiğinde! Konuş dendiğinde susmak, Sus dendiğinde haykırabilmektir! Kendin olabilmektir, teslim olmamak! Maskesiz, yalan gülüşsüz, uyduruk tebessümsüz. Emirle gülüp, emirle ağlamadan, içinden nasıl geliyorsa, öyle davranabilmektir! Yalana yalan diyebilmektir. Yılana da yılan! Teslim olmamak “dayanışmaktır”! … Okumaya devam et
Varoluşun ince anlamı
Seni ben mi yarattım? Yoksa yokluğun mu var etti beni? Kurşun gibi ağırdı geceler, ruhumuzun derinliklerinde ise bahar dalı tazeliğinde bir cümbüş! Kimse anlamazdı sevincimizin nedenini, bir kuş çırpıntısı kadar hafif, bir yaz yağmuru kadar bereketli. Hayatın yükü taşınmazdı oysa, ağırdı, yine de, haylaz bir göz kırpmaydı varoluşun payına düşen bizden. Tayfalar gibiydik, … Okumaya devam et
Tane tane kestane
Her konuda laf yetiştiren „hedonist” tombul dostuma! Sana bu dünya ne lazım? Kestane kurdu Kazım! Senin derdin kestane, Obur Kazım, Tombul Kazım, şapır şupur tane tane. Dünya işinden sana ne? Kestane kurdu Kazım! Evin yurdun kestane neyine lazım başka hane, höpür höpür, tane tane. Yazdığın bu destan ne? Sen yemekten anlarsın … Okumaya devam et
Selin sonrası
Selin sonrası. Sonsuz bir seldim seninle. Sonra sensizliğimde sessizleşti nehirler. Zordu zaman ve soldu sularda suretin. Sensizliğin sessizliğinde kurşuni bir suskunluk kaldı geriye. Tarık Demirkan Şubat 2014 Okumaya devam et
DİLEMMA
Ölümlerden doğurdum seni, bitişlerden yarattım, önsezim, sağduyum, aklım, direnirken duyguların seline, kuzgun kara kederler süzülüverdi bal kıvamı ümide! Ben kazandım… Tarık Demirkan Okumaya devam et
Eszter’in şarkısı.
Eski ezgiler mi dediniz? Evet vardı, ve onlar yakamozdan dalgalardı gençliğimizin doruklarını aralıksız kuşatan. Anlamayabilirsin belki, ancak kabul et ki yaşam var ediyor işte yeniden kendi ritmini. Kulak ver sadece, rahatlat ruhunu yüreğinle dinle! Yeniler geliyor gökkuşağı desenleri, ateşten sözleri, ve kor gözleriyle! Gülümse! Ve işte şarkılar yükseliyor yine, yine, yine… Söz: Tarik Demirkan … Okumaya devam et
Bir iki üç ben
Bir vapurdaydım gecenin bir vakti. Gökte yıldız kadar çoktu derdim. Beynim pür dikkat, gözlerim kendimde, hani, bir ben var benden içeri, nefes kesen zifiri kurşuniye yüreğim titreyerek dalıverdim. Oysa deniz kokusunu her şeyden çok severdim. Yakamozlanan suların hışırtısı bana gark olan beni benden alamasa da, ansızın, birden fazla Ben oluverdim. Bir Ben, evren kadar … Okumaya devam et
„Bilinmezin çağrısı”
Dipsiz denizlerin davetiydi, dayanılmazdı. Ruhumuz ürpererek uzatırdık narin ellerimizi Ve uzakların menevişli cazibesinde okşardık bilinmezi. Bakir benliklerimizi tutuştururken Sirenlerin türküleri aklımız yüreklerimizin çılgın gümbürtüsüyle sağır, her şeyin başlayacağı o muazzam an için titrerdik! Kah alçalıp kah yükselirken Deniz kızlarının esrik ezgileri, durup beklemek olmazdı. Karşı koymak boşunaydı, bilinmezin davetine uyulacak, sonunda o yola çıkılacaktı! … Okumaya devam et