İngiltere içişleri bakanı, mahkeme kararının ardından Julian Assange’ı ABD’ye teslim etme kararını imzaladı.

Ne olacak bunun ardından? Assange, kendini büyük bir ihtimalle ömür boyu hapis cezasının beklediği ABD’ye teslim edilecek!

Neden ömür boyu hapis?

Julian Assange kurduğu WikiLeaks adlı sitesiyle dünya egemenlerinin gizli kapaklı çevirdikleri dolapları ortaya dökmeyi amaçlamıştı.

Bu doğrultuda ABD makamlarının gizli yazışmalarını açık etti. Sitesinde yayınladığı video ve materyallerle ABD’nin sırlarını ve bağımsız mahkemelerde savaş suçu olarak görülebilecek askeri operasyonları ifşa etti.

ABD mahkemesi bunlar nedeniyle hakkında 175 yıl hapis talep ediyor.

Assange’ın ağırlıklı olarak üzerinde durduğu ABD’nın Irak’a müdahalesi yaklaşık 1 milyon Iraklının ölümüne neden olmuştu!

5 yıl süren savaş 4000 Amerikan askerinin ölümüyle, 750 milyar doların da savaşın bataklığına gömülmesiyle sonuçlanmıştı.

Siyasetçiler savaşın gerekçesi olarak Irak’ın elinde “Kitle imha silahları var” dediler, yalan çıktı?

Kimden hesap soruldu? Hiç kimseden!

Batı dünyasının siyasi eliti, yanlış yaptığını kabul etmedi, olayların üzerinden atlayıp geçmeyi tercih etti. Daha öceki pek çok hata gibi bunlar da “unutulur” sandı. Ama aslında hiçbir şey unutulmuyor.

Liberal batı dünyasının siyasi elitini reddeden otokratik liderlerin rejimlerinin son yirmi yıl içinde güçlenmesinde batının bu ölümcül hatalarının da payı çok büyük.

Assange ilginç bir tip. Ben onu Don Kişot’a benzetirim: tek başına devlerle kavga etmeye çalışan bir idealist (bir miktar da “küstah” bir anarşist). Yanlışları yok mu? Elbette var! Örneğin sansürsüz yayınladığı bazı gizli yazışma ve dökümanlarla çok kişinin hayatını tehlikeye soktu. Ancak ilk etapta yargılanması gereken Assange değil.

Yanlış kararlarla, bencil çıkarlar uğruna savaşlara, ölümlere, acılara, kayıplara neden olan kibirli batı, Julian Assange’ı “casusluk” gibi uyduruk suçlamalarla mahkeme önüne çıkaracağına, önce samimi bir şekilde kendini sorgulamalı.

Çünkü, Batı dünyası Assange’ın tuttuğu aynada gördüğü görüntüden hoşnut değil, ama sorun Ayna’da ya da aynayı tutanda değil, o yüzün kendisinde…