Devletin en yetkili ağzından “bağış kampanyası” açıldığının duyurulması malumun ilanı: demek ki hazine tamtakır!
İnsafsız olmayalım, evet şimdiye kadar kimsenin görmediği bir salgın hastalık dünyanın böğrüne çöktü.
Herkes sorun yaşıyor, ama bir devletin nasıl olur da bu tür görünmeyen, beklenmeyen sorunlar için, çok zorda kaldığında uzanabileceği bir fonu bulunmaz?
Her devletin vardır, zor durumda el atabileceği yedek fonları.
Bizim de var: bunun adı da İhtiyat Akçesi!
Daha doğrusu “vardı” diyelim ve bu iflas noktasına nasıl gelindiğine, devletin meteliğe kurşun atar noktasına nasıl sürüklendiğine rakamlarla bakalım:
Merkez Bankasının “İhtiyat Akçesi” olarak bilinen bir fonu vardır. Bu fona ekonomistler arasında“Kefen Parası” da denir. Çünkü asla el sürülmemesi gereken, en son kullanılacak paradır!
Bu para Merkez Bankasının karlarından biriktirilir. Bağımsız bir kuruluş olduğı için (teorik olarak) Merkez Bankası bünyesinde (hükümetin uzanamayacağı biçimde) tutulur, Felaket günleri için yedi kilit altında saklanır.
Devletin çare bulamadığı felaket anlarında, çok acil durumlarda sonuçta bu para kullanılır.
Ancak Merkez Bankası, 2020 yılının Ocak ayında genel kurulunda 2019 yılı karının % 90’ını ortaklara dağıtma kararı aldı. (İktidarın neden ısrarla Merkez Bankası başkanını değiştirmek istediğini şimdi anlıyor musunuz?)
Sadece kar da değil. Bu genel kurulda zor günler için saklanan İhtiyat Akçesinin tamanının da kara eklenerek ortaklara dağıtılmasına karar verildi.
“Ortaklar” dediği de devlet kurumları!
Hazine yani.
Böylece Merkez Bankası hazineye 35,2 milyar TL kar payını, ve o zamana kadar birikmiş 5,3 milyar TL de İhtiyat Akçesini eliyle teslim etti. (41 milyar! Yani neredeyse 7 milyar USD)
Çünkü ülkedeki ekonomik bozgun, Suriye’de savaş, seçimlerde oy kapmaya dönük kampanya, yandaşlara destek, bütçede görülmemiş bir açık yaratmıştı.
2019’da da 46 milyarlık İhtiyat Akçesi de bütçeye aktarılmıştı ve buna rağmen ekim ayına kadar bütçe açığı 80 milyara, yıl sonuna kadar da 125 milyara ulaşmıştı.
Peki bu bütçe açığı nasıl oluştu? Devlet bu paraları nereye harcadı?
2019’un ilk 10 ayı içinde birkaç harcama kalemine göz atalım:
79 milyar TL, KIT zararları için harcanmış. (Çift gidişli yol yaptık, kimse geçmese de köprü yaptık, Barcelona’nın formasına THY’nin damgasını vurduk diye övünenlere duyurulur!)
Devletin mal ve hizmet alım gideri: 51 milyar (Diyanet başkanının süper lüks zırhlı makam aracı geldi aklıma).
Sırf tüketim: 23, 3 milyar (neleri içerdiği bilinmiyor).
Savunma gideri: 7,1 milyar.
Kar amacı gütmeyen kuruluşlar: 5,3 milyar (acaba hangi yandaş vakıflar?)
Ve örtülü ödenek de 1,8 milyar (bunun nereye harcandığı da bir muamma)
Ha bir de temsil tanıtım gideri var ki, bu da genellikle Türk’e Türk, Müslümana Müslüman propagandası yapmak için harcanır: 107 milyon TL.
İşte “Kefen Parası” böyle har vurup harman savrulmuş.
Bu israf ve akıl almaz giderler nedeniyle Merkez Bankasının karı ve “İhtiyat Akçesi” 2020 yılının Ocak ayında bütçeye devredilmiş. Ve büyük bir ihtimalle o da harcanıp gitmiş.
Vatandaşların hayatını doğrudan tehdit eden dünyanın en büyük sorunu gelip kapıya dayandığında da devlet bütçesi işte böyle tamtakır kuru bakır kalmış!
Başka çare kalmayınca, yeni vergi de çıkaramayınca halka dönüp , “haydi pamuk eller cebe” denilmiş.
Koca Osmanlı Devleti de böyle batmıştı!
Ne diyelim?
Her şey ortada!
Beka sorunu dediğiniz şey, aslında şimdi başlıyor…
Tarık Demirkan