Nobel için “Kendisini tüketmiş, ideolojik bir kurum” tanımlamasını yapan Erdoğan, “Mesela Türkiye’den kalkmışlardır teröriste ödül vermişlerdir. Niye? Mantık budur. Anlayış budur” demiş.

Türkiye’den kaç kişi Nobel aldı?

Ya da Türk asıllı olup yurtdışında, yaşadığı başka bir ülkede Nobel ödülü alan kim var?

Bir Orhan Pamuk bir de Aziz Sancar.

Onlar mı terörist?

Bu “had bildirme” biraz haddini aşmış olmalı ki, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, “cumhurbaşkanının sözleri “Orhan Pamuk ile ilgili değil” demiş.

Kiminle ilgili peki?

İsimler kanıtlar nerede?

“Külliyen” konuşmak yerine, isimlerle, elinizdeki –varsa- kanıtlarla konuşmak gerek.

Bunu yapamadığınız zaman da inanırlığınız ve itibarınız “sıfır” olur.

Tam da dünya insan hakları gününde, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından yaklaşık 3 yıldır hapiste tutuşan Osman Kavala’nın “hak ihlali” kararının açıklanmasında olduğu gibi, yine “suçlu” bulunursunuz.

Selahattin Demirtaş’tan Osman Kavala’ya,

Ahmet Altan’dan isimsiz binlerce tutukluya kadar bu kadar insan “hukuka aykırı” olarak hapishanelerde tutulurken de aynı yöntem izlenmiyor mu?.

“Onlar terörist” deniyor, ama ne ortada bir kanıt, ne elde bir belge.

İdeolojik çıkarları temelinde adaleti eğip büküp, daima bir düşman yaratıp günü kurtarmaya çalışıyorlar.

Ama nereye kadar?

Aslında “Kendisini tüketmiş, ideolojik bir kurum” tanımlaması Nobel’e değil, AKP’ye çok uygun düşüyor.