Ahmet Altan’ın yeniden tutuklanmasının gerekçelerinden biri:
“Adli kontrol tedbirlerinin harici davranışlar da dikkate alınarak amaca hizmet etmediği…”
Ne demek bu? Çıkar çıkmaz ağzını açtı, konuştu, yazı yazdı, demek.
Susmadı demek.
Boynunu eğip köşesinde oturmadı demek.
Adam 3 yıl hapis yatmış, doğru bildiğini söylemeye orada da devam etmiş.
30 yıl da yatsa, aynı şekilde sürdürecek,
içerde de olsa dışarıda da olsa bundan vazgeçmeyecek.
Şunu hala öğrenemediler: fiziki tutsaklık ve düşünsel özgürlük birbirinden bağımsız kavramlar.
Hakime göre Altan’ın “harici davranışları” zararlıymış.
Oysa “dahili davranışları” rejim açısından daha tehlikeli değil mi?
Altan içerideyken dünyanın pek çok ülkesinde yayınlanan roman yazdı.
Tutsak olarak geçirdiği her gün dünya kamuoyunda onun cümlelerine karşı olan hassas dikkati arttırıyor.
Ahmet Altan pazarlıksız tutumuyla bu rejimi kendisini bir “demokrasi kahramanı” haline getirmeye zorluyor.
Bu da rejimin gücünü değil, tersine çaresizliğini ortaya koyuyor.
Çocuktuk Türkiye şair ve yazarlarını hapse atmakla dünyanın utanç verici ülkelerinden biriydi, torun sahibi olduk, memleket, yasaları, hakim ve savcıları, adaleti hâlâ aynı. Çağın gerisinde ve ilkel. Düşünceden korkan bir toplum hele ki devlet kalkınmaz, ya yerinde sayar, ya oyuncak ve göstermeliktir, ya da ne yaparsa yapsın eninde sonunda yıkılır veya reforme edilmek zorunda bırakılır. Romancısına eziyet eden bir kuşağın devlet görevlileri diye tarihe adını yazdıranlar utanmalıdırlar.
BeğenBeğen