“Savaşacağım düşmanı biliyorum!
Ölüme ve acılara başkalarını göndermeyi
yeğ tutan yalancı kahramanlıkla savaşacağım!
Yüzde yüz zafer palavrası
savurup boğazlaşmayı uzatan
vicdansız politikalarla!
Hangi taraftan olursa olsun,
savaş önderlerinin
ucuz iyimserliğiyle!
Kiraladıkları hayhaycılar korosu ile savaşacağım!
Arkalarında olanlarla!
O “savaş laf ebeleriyle” savaşacağım!
Savaşın getireceği yıkımlara karşı uyaran kişileri karamsar diye hor görenlerle!
Savaşa karşı çıkan herkese vatan haini damgası yapıştıranlarla savaşacağım!
Temkinli kişilere korkak diyenlerle!
İnsancıllara yüreksiz diye yüklenenlerle!
Felaket anında ne yapacağını şaşıran palavracılar sürüsüyle!
Savaşın ardından “yanıldık, bizi yanılttılar” diyenlerle!
Kendi çocuklarını değil, yoksul halkın evlatlarını ateşe atanlarla savaşacağım!
“Savaşa hayır” diyenleri susturmaya çalışanlarla!
Çünkü biliyorum ki, el topraklarında sayısız kurbanlarla kazanılan zaferler,
o zafer için hayatını kaybeden tek bir vatan evladının, tek bir vatan kızının hayatı kadar bile değerli değil!
Ve şunu da biliyorum ki, insanlık tarihi her zaman
“nereden gelirse gelsin teröre hayır!”
El topraklarında “savaşa hayır-“
Ve “barışa evet” deme medeni cesaretini gösterenlerin,
Cesaretle “Yurtta barış, dünyada barış” istiyorum diyebilenlerin
haklı olduğunu kanıtlamıştır.”
Tarık Demirkan