İki ingiliz televizyoncudan gazetecilik dersi.!
Videonun özü şu:
İngiltere savunma bakanı Gavin Williamson ülkesinde eski Rus ajanı Sergey Skripal zehirli gazlı saldırıya uğradığında bu olayın sorumlusu olmadıklarını söyleyen bazı Rus yetkililer için bir televizyon konuşmasında “seslerini kessinler ve defolup gitsinler” demişti.
Kamuoyu da Rusya’nın sorumlu olduğunu düşünüyordu, ama dışişleri bakanının bu üslubu sert ve gereksiz bulunmuştu.
Bu olayın ardından haftalar sonra bakan yine bir televizyon programına bağlandı.
Yurtdışındaydı ve bir safari parktan yayına katılmış ve İngiliz askerlerinin korsan fil avcılarına karşı mücadele vereceğini anlatıyordu.
Derken program yöneticisi hassas sorusunu sordu:
Geçenlerdeki kaba sözlerini hatırlatıp, şimdi olayın üzerinden zaman da geçtiği için, bu konuşması için pişman olup olmadığını sordu.
Bakan cevap vermek yerine zehirleme olayında İngiliz sağlık sisteminin ne kadar iyi hizmet verdiğini anlatmaya başladı.
Ancak gazeteci mevzunun dağılmasına müsaade etmedi. Nazik bir şekilde bakanı kesip, sağlık konusunu sonra konuşabileceklerini söyleyip sorusunu tekrarladı.
Bakan soruya cevabı yine atlayıp bu kez de saldırının İngiliz kamuoyunu nasıl bütünleştirdiğinden bahsetmeye başladı.
Programı yöneten gazeteci artık sinirleniyordu. Yine bakanın lafını kesti, soruna net yanıt istedi. “Bakan pişman mıydı geçen söylediği laflar için? Evet, mi hayır mı?”
Bakan bu kez de bu saldırının ne kadar ağır bir saldırı olduğu konusuna girdi.
Gazeteci artık sabırsızdı. Yine kesti. Bunları biliyoruz dedi, ve bakanın neden Trump üslubuyla konuştuğunu sordu.
Bakan bu kez de müttefikler meselesine değinmeye başladı; İngiltere ve müttefikleri arasındaki ilişki çok önemliydi.
Gazeteci hiç beklenmedik bir şey yaptı: sorusuna cevap alamadığı canlı yayını bitirdiğini söyledi!
Öteki bakansa, beriki de kamuoyunu temsil eden gazeteciydi!
Yayındaki iki gazeteci bakanı öylece orada bırakıp, olayın kendi aralarında kısa bir yorumunu yaptılar bir sonraki gündemle yayına devam ettiler.
Doğru olan da buydu!
Bu olayın geçtiği televizyon kanalı ITV idi.
Röportajı yapan gazetecinin adını analım, gazetecilik tarihindeki yerini alsın: Richard Madeley.