Tarihte bir halkın sahip olduğu her şeyi nasıl kaybettiğine bir örnek gösterilmek istenirse herhalde Filistin’de yaşananlar buna en uygun aday.
Bir halkın ülkesini, devletini, başkentini, sembolik değerlerini adım adım nasıl yitirdiğinin örneği Filistin.
Bir coğrafyanın uzun vadede nasıl değiştirilebileceğinin, bir ülkenin herkesin gözleri önünde nasıl yok edilebileceğinin canlı tanığı.
Ve aynı zamanda bir ulusun yöneticilerinin, siyasetçilerinin, aydınlarının kendi iç kavgalarıyla, kısır iktidar savaşlarıyla, krizi kötü yönetmeleriyle nasıl bir yok oluşa ve umutsuzluğa sürüklediğinin de acı dersi.
Komplo teorilerine, şehir efsanelerine çok itibar etmem.
Ama Orta Doğu ve Filistin etrafındaki gelişmeler çok ayrıntılı bir planın hayata geçirilmesinden başka bir şey değil.
Arap Baharıyla başlayan süreçte Orta Doğu’daki dengelerin nasıl değiştiğini hep birlikte gördük.
Arap dünyasının güçlü dayanakları olarak görünen Libya, Irak ve Suriye gibi otoriter rejimlerin çökertilmesi sözüm ona demokrasiyi hedefliyordu.
Ancak ortaya çıkan durum önce bir kaos ve ardından da “Pax Americana” oldu.
Sol gösterip sağ vurmanın tipik örneği.
Elbette Türkiye’de AKP eliyle gerçekleşen “rejim değişikliği” de bu bağlamda değerlendirilmeli.
Ve bu arada radikal İslam kartını da unutmamak gerek!
Bir zamanlar Sovyetler Birliği’ne karşı Afgan ve Orta Asya Müslümanlarını harekete geçirmek üzere kışkırtılıp desteklenen El Kaide, görünüşte bu örgütü yaratanlar açısından sadece yararlı bir araçtı.
Ama başarının ardından kullanılıp atılmadı.
Daha sonra birileri benzer araçların başka yerlerde de yararlı olacağını keşfetti.
“İslam Devleti” adını alan terör örgütü neden Suriye’de, Irak’ta, Türkiye’de ve Avrupa’da bombalarıyla kendini ispatlamaya çalıştı?
Orta Doğu’daki krizin sorumlusu Avrupa mıydı?
İslam devletinden ABD ve İsrail’e karşı tek bir hamle duydunuz mu?
Radikal İslam İsrail’de tek bir eylem yaptı mı?
Ama Avrupa’yı bombalarıyla dehşete sürükledi! Binlerce masumun kanına girdi.
İslam devleti varlığıyla, bilinçli yarattığı korku ve dehşetle halkları, dinleri kültürleri birbirinden uzaklaştırdı. Dayanışma duygusunu köreltti!
Avrupa’da Müslümanları, sembol ve değerleriyle sıradan insanlar için “terörist” konumuna indirdi.
Bu neden mi önemli? Çünkü Avrupa kamuoyu tarihsel olarak Filistin davasını destekleyen bir tavır içindeydi.
Şimdi ise artık tarafsız!
Avrupa islama, on yıllardır açı çeken Filistin halkına artık kayıtsız.
Evet, büyük planın bu aşaması başarıya ulaştı.
Ancak bu sadece ilk aşama.
Filistin ve Kudüs sadece bir aşamanın sonu, ve aynı zamanda bir başlangıç.
Kapalı kapılar ardında bu başarıyı kutlayan “stratejistler ve senaristler” artık yarını konuşuyorlar.
Çünkü kuşkusuz arkası “yarın” gelecek.
Devamı var, bekleyin.
Orta Doğu’da taşlar yerinden oynadı.
Tarık Demirkan
16 Mayıs 2018