Sunday Times bugün yine “ en zenginler” listesini yayınlamış.
Neler yok ki bu listede.
Amerika’da 442, Çin’de 309, İngiltere’de 145 milyarder (paund milyarderi) yaşıyormuş.
Ancak dünyanın “en en en” zenginlerine en çok ev sahipliği yapan şehir Londra imiş.
Londra’da 93 milyarder varmış.
Ardından 66 milyarderle New York geliyormuş.
Son 30 yılda milyarderlerin sayısı ve sahip oldukları zenginlik astronomik ölçülerde artmış.
Bugün en zengin iki İngiliz’in sahip olduğu servet 1989’da ilk sıradaki 200 kişinin servetinden de çokmuş.
Bu durum elbette Oxford’lu bir araştırma kuru olan OXFAM araştırmalarıyla paralel bir duruma işaret ediyor.
OXFAM’ın geçen yılki tespitlerine göre dünyanın 62 (evet sadece atmış iki) en zengin insanı dünyadaki paranın ve mülkün % 70’sinden fazlasını kasalarında tutuyorlar.
Dünyadan en zengin 8 (evet sadece sekiz) kişinin varlığı, en yoksul 3 600 000 000 (üç milyar altı yüz milyon) insanın sahip olduğundan da fazlaymış.
Ve dünyada yaklaşık bir milyar insan ayda 50 dolar kadar bir parayla yaşamak zorundaymış.
Bir dünya sistemi “kendi mezarını” bundan daha iyi kazabilir mi?
Sosyalizmin karikatürü olarak XX. Yüzyılda ortaya çıkan rejimler çökerken “kazandık” diye göbek atanlar aslında o tarihi anda, yani kendilerini frenleyen bu sistem göçerken kaybetmişlerdi.
Çünkü artık tamahkârlıklarını, doymak bilmez iştahlarını ve hırslarını biraz olsun dizginleyebilecek bir güç kalmadı.
Londra’da “zenginler listesi” yayınlanırken ve insanlar hayretle bu rakamları okurken bu yıl 200. doğum yıldönümü kutlanan “Sakallı”, Londra Highgate’deki mezarında “ben sizi zamanında uyarmıştım “diyerek gülüyordur.
Eh, haksız mı?