Esintiler

Artık davayı kazansan ne yazar?

Bir anlığına „davayı”, her derda deva“sloganlarını” kapının önünde bırak ve “insanı” anlamaya çalış.

“Işıklarda uyusun” falan yok!

Kendini rahatlatıp, bu dileklerinle derin uykulara dalan sensin, en fazla!

Yıldızlar yoldaşı olmayacak!

Işıklı semalar değil,

Derin karanlıklar var çünkü!

Sonsuz hiçlikler!

Başka?

Öncesinde dişle tırnakla kazılarak anlam katılmaya çalışılan bir hayat!

Ve bu hayatın girdaplarında yok olmamaya çalışan “birey”.

“Dünyayla güreş tutarız”,

“Meçhul dolambaçları aşarız” iyimserliğiydi belki gençliğimizin diğer adı.

O muazzam bilinmezliklere değil miydi isyanımız?

Benim? Senin? Onun?

Yokluğun ıssız ürkütücülüğüne inat, bir “iz bırakma”kararlılığı?

Sevginin ve aşkın gücüyle ölüm bile göze alınmadı mı?

Bunun için meydan okunmadı mı tüm zorluklara?

Peki, ama umut nerede tükendi?

Güç ne zaman kırıldı?

Hiç bitmeyecek sanılan coşku iksirinin son damlası ne zaman içildi?

Ne zaman Samanyolu’nun derinlikleri yerine şosedeki çukurlara  takıldı gözler?

“Atları da vururlar” gerçeği ne zaman çaktı bir şimşek gibi bilinçlerde?

Umut insanla birlikte bitmiş olmalı!

Çevre ıssızlaştığında,

Son dost sıcaklığıyla birlikte umudun son kırıntısı da tükendi.

Geç davayı, geç her derda deva sloganları.

Senin elinin sıcağını özleyen bir dostun gitti!

Haykıra haykıra hem de!

Işıklar teker teker söndü onun için!

Boşuna umutlanma, Yıldızlar yoldaşı olmayacak.

O gitti, ama asıl kaybeden sensin!

Artık davayı kazansan ne yazar?

 

 

 

 

 

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s