Saat 24.00’de evimizin önündeki meydan yeni yılı böyle karşıladı.
Hayatı simgeleyen kalp atışları gibi neşeyle yükselen patırtılar dakikalarca sürdü
Ardından sevinç çığlıklarının, havai fişeklerin sesi azaldı.
Meydanı, evlerin balkonlarını süsleyen rengârenk ışıklar sönmeye başladı.
Sessizlik ve terk edilmişlik yorgun kanatlı bir kuş gibi yavaşça indi.
Parıltılar yerini karanlığa bıraktı.
Ama ışıktan karanlığa, gürültüden sessizliğe geçiş perde perdeydi.
Ilık bir denize girer gibi usulca, kimseyi ürkütmeden.
Şafağın ilk ışıklarına, gecenin gündüze dönen o eşsiz anına sadece birkaç kişi tanık oldu.
Hayat bir bütündü, o anı bekleyenler için.
Karanlık ve aydınlığın sentezini hissedenler o anı da yaşamayı arzuluyorlardı.
Yeni yılın ilk günü işte böyle çıkageldi.
Şimdi artık yeni yılın kanatlarına asılan dilekler unutulacak.
Kutlamaların ışıltıları geride kaldı.
Hayatın arzulandığı gibi olması için artık iş zamanı.
Çünkü hayat sensin.
Kendi hayatının efendisisin!
Kim hükmedebilir sana?
Yaşadığın hayat tek ve bir daha asla tekrarlanmayacak!
Yaşam senin istediğin gibi olmak zorunda.
Ama ne istediğini bilmen,
Ve ona arzuladığın şekli verebilmen için çaba göstermen lazım.
Senin mutluluğun ve huzurun senin kendi ellerinde.
Sadece yeni yıla girdiğin o anda değil, hep hatırlaman gereken tek gerçek işte bu.
Tarık Demirkan
1 Ocak 2018