Makaleler

Türkiye’de yeni bir devlet ve yeni bir toplum mu kuruluyor?

 

AKP’li siyasetçi Ayhan Oğan “Biz yeni bir devlet kuruyoruz, kurucu da Erdoğan” demiş.

Sosyal medya yıkılıyor.

“Hayal görüyorlar, halüsinasyonlar yaşıyorlar, Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyeti yıkmaya sizin gücünüz yeter mi” vb.

Yanlış mı söylemiş AKP yöneticisi?

Eksiği var Ayhan Oğuz’un fazlası yok.

Çünkü, evet, AKP yeni bir devlet kuruyor,

Ve, hatta, AKP sadece yeni bir devlet kurmuyor, toplumu da tüm kurumlarıyla yukarıdan aşağıya değiştiriyor.

Bu olguya itiraz edenlere, açıkçası şaşırıyorum.

Herkesin gözleri önünde giderek daha da hızlanarak cereyan eden bu süreci görmezden geleceğinize, eğer gidişata bir itirazınız varsa, bunu dile getirecek, karşı çıkacak yollar bulmalısınız.

Kaldı ki AKP (katılırsınız katılmazsınız, ama )  vizyonu olan ve bu vizyon doğrultusunda toplumsal yapıyı değiştirmek için faaliyet gösteren bir siyasi parti.

Ne yapmak istediğini, ne zaman hangi adımları atacağını ve bu adımları atarken stratejik ve taktik partnerlerinin kim olacağını açık ve net biliyor.

Bir program çerçevesinde, kamuoyuna çok açıklamadığı, ama her geçen gün kendini daha da belli eden bir gündemi doğrultusunda çalışıyor. Ve attığı adımlarda toplumun büyük kesiminin desteğini almayı da başarıyor.

Yaptığının kendi açısından yanlış olduğunu söylemek mümkün mü?

İdeolojik olarak karşı çıkabilirsiniz, buna hakkınız var, ama bir siyasi parti olarak AKP’nin de, toplumsal yapıyı istediği şekilde değiştirmek için girişimlerde bulunma hakkı yok mu?

Yani olaya duygusal açıdan değil, soğukkanlı değerlendirmelerle ve siyasi açıdan bakmak lazım.

AKP’nin hedefi Atatürk Cumhuriyetini ilmik ilmik sökerek Cumhuriyetin ilk yıllarındaki Osmanlı mirasına ulaşmak,  ki sanırım bu artık herkes için ortada.

Cumhuriyetin tüm kurum ve kuruluşlarıyla, alt ve üst yapısıyla, devrim ve kazanımlarıyla ortaya çıkan toplumsal iskeletinin çökertilmesidir hedef.

AKP’nin işlevinin sadece cumhuriyetin yanlış giden işlerini düzeltmek, otoriterliğe meyleden anayasal açmazları çözmek, bazı kurumların vesayetini ortadan kaldırmak, başörtüsünü serbest bırakmak olmadığını öğreneli çok oldu.

AKP Cumhuriyetle ortaya çıkan yeni toplumsal modelin tümünü hedeflemektedir.

Ekonomiden eğitime, yerel yönetimlerden dini kurumlara, toplumsal sembollerden, sokak ve cadde adlarına kadar her şeyde eskiye dönülecektir.

Yüzünü batıya çeviren bir  -onlara göre- “taklit” toplumundan, yüzünü doğuya dönen, Osmanlı-İslam tarihsel değerlerinin ayağa kaldırıldığı, Doğu Batı ekseninde egemen ve güçlü bir ülkeye (devlete) gidiş hayalidir var olan.

Cumhuriyetin kazanımlarından uygun gördüğü ve kalmasını istediği olumlulukların bile Atatürk cumhuriyeti patenti kullanmayarak var olmasına özen gösterecektir.

Var olan tüm kurumlara paralel bir şekilde yeni kurumların, vakıfların oluşturulması tesadüf değildir. İyi bile çalışsa, cumhuriyet patenti taşıyanlar yok olmaya mahkum edilecektir.

Kanımca bu sürecin son noktası, Başkentin İstanbul’a taşınması olacak ve dönüşüm bu tarihi adımla, sembolik bir tarihte, mesela 2023’de taçlandırılacaktır.

Bütün bunlara itiraz etmek mümkün mü?

Yani AKP’nin, bir siyasi hareket olarak böylesi bir dönüşüm programı izlemesine “hayır” demeye kimin hakkı var?

Evet, burada AKP’nin izlediği yolun demokratik olmadığından söz edilebilir. Adım adım otoriter bir yapı kurduğundan, direnme eğilimli muhaliflerini kaba kuvvet kullanarak  bastırdığından haklı olarak bahsedilebilir, ki bu gerçektir de.

Ama bu da yeni bir gelişme değil ki? Cumhuriyet tarihi bunun örnekleriyle dolu.

Demokrasilerde toplumsal hareketler toplumu dönüştürmek, devleti değiştirmek, yenilemek hedefleriyle de seçmenlerin önüne çıkarlar.

Eğer Türkiye’de batı standartlarına yakın bir demokrasi olsaydı, altmışlı, yetmişli, seksenli yılların “yasaklı rejimleri,” yerine eğer kendini yenileyebilen, demokrasisini esnetebilen bir rejim boy atabilseydi, o yıllarda parlamenter demokrasi koşullarında partiler toplumu “kökten yenilemek” hedefiyle seçmenlerin karşısına çıkabilirlerdi.

Ve inanın bugün yaşanan yıkım yaşanmaz, toplum parlamenter demokrasi ve genişleyen özgürlükler kapsamında kendini dönüştürme şansına sahip olurdu.

Özgürlüklerin eksik olduğu, toplumu geren çelişkilerin (görmezden gelindiği için) toplumsal patlamalar yarattığı yıllarda İslami kesim “devletle” asla kapışmadı. Dolayısıyla kadro ve prestij de yitirmeden  aradan sıyrılıp (belli dış destekle de) iktidar oldu. Ama AKP özgürlükleri genişleteceğine, otoriter yapıları güçlendirme yolunu seçti.

Ve tarihsel süreçte makarayı tam anlamıyla geri sararak ilerliyor.

Cumhuriyetin rövanşını, cumhuriyetin kuruluş yıllarındaki “kısıtlı özgürlükler” ve “otoritesi tartışılmayan tek adam” dönemine geri dönerek almaya çalışıyor.

Türkiye’de siyaset yapan kişi ve partilerin Türkiye’de yaşanan dönüşümü, en az AKP kadar net ve ne istediklerini bilerek değerlendirmeleri lazım.

AKP’ye karşı olmak, “Erdoğan nefreti” yaratmakla veya “Atatürk sevgisini” körüklemekle eşanlamlı olamaz.

AKP’nin devlet kurumlarını bir yangın yerine çevirmesi, uzaktan bakınca bir kaos gibi görünse de, aslında olup biten bir modelin, bir rejimin sistematik bir şekilde ilmik ilmik sökülmesidir.

Önemli olan bunun karşısındaki tavırdır.

Bu durum yeni tür bir muhalefete ihtiyaç olduğunu ortaya koyuyor

Muhalefet  ne yapacak?

Muhalefet “AKP ve Erdoğan karşıtlığının” dışında ne önerecek?

Erdoğan’ın Osmanlı mirasına geri dönme stratejisine sadece karşı mı çıkılacak?

“Dur” mu denilecek?

Yoksa cumhuriyet modelinin, ülkeyi bu hale getiren eksikliklerinin giderildiği, “Adaletli, Demokratik, Özgürlükçü ve Çoğulcu bir model” mi geliştirilecek?

“Çağdaş-Müslüman”, “Türk – Kürt” toplumsal kesimlerinin birlikte var olabildiği yeni bir toplumsal uzlaşmaya dayalı demokrasi mi hedeflenecek?

AKP’nin Osmanlıya öykünme adımları karşısında “hayır, hayır asla!” diye çığlık atmak mümkün tabi.

Ama bunun AKP’nin dünyada olup biten ve Türkiye’yi zor durumda bırakan her olumsuz gelişmede  “asla sabrımızı test etmeyin!” diye haykırmasından bir farkı yok.

Atı alan Üsküdar’ı geçiyor.

Hem ülkede ve hem de sınırlarımız boyunca tüm Orta Doğu’da.

 

Tarik Demirkan

04.08.2017

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

One thought on “Türkiye’de yeni bir devlet ve yeni bir toplum mu kuruluyor?

  1. Tarık, naber ya.Ayhan Oğuz değil OGAN olacaktı.Mutlaka söyleyen olmuştur. AKP nin ne yapmak istediğini açık seçik yazmışsın. Tamamen katılıyorum.Önce bir test ediyorlar alacakları tepkiye göre strateji belirliyorlar.Bazen geri adım atıyorar ama asla vazgecmiyorlar. AKP yerine Tayyip demek daha doğru. İdeolojiyi de eylemi de o tayin ediyor.

    Beğen

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s