Evet, hükümet tamamen haklı: Türkiye’nin bugün içinde bulunduğu çıkmazda, ve terörün tırmanmasında dış faktörlerin rolü çok büyük.

Yani “Türkiye çapraz ateş altında!” vurgusunda gerçeklik payı var.

Ancak şu da var ki,  Orta Doğu’nun değişen dengelerinde, -katılırsınız katılmazsınız, ama- oyun kurucu olma iddiasıyla sahaya inen Türkiye’nin “reel politikanın” gerekleri icabı açık kapalı saldırıya uğraması ihtimali de gayet normal.

Buna hazırlıklı olacaksınız.

Terlemenin yaratacağı sıkıntıları hamama girmeden önce düşüneceksiniz.

Ya da başkasının camına taş atmadan önce kendi pencerelerinizi gözden geçireceksiniz.

Başarılı liderlik bunu gerektirir.

Bugün artık dünya küresel ve açık!

Bu ne demek?

İçeride attığınız her adım dışarıdan da izleniyor, dışarıdan da manipüle edilebiliyor demek.

Mesela birileri “Arap Baharı”nı tetikleyebilir demek.

Ya da birileri Almanya’da “Merkel’in konuşmalarını gizlice dinleyebilir”, demek.

Veya birileri Amerika’da  “Amerikan seçimlerine müdahale edebilir demek!

Ve Türkiye’de birileri “bomba patlatabilir” demek!

 

 

Bunlardan ilk üç sırada verilen örneklerden hiç birinin ne ulusal ve ne de uluslararası etkileri bakımından Türkiye’de art arda gerçekleşen suikastlardan daha önemsiz olduğu söylenemez.

Güçlü ülke olmak, bu etkilere, bu müdahalelere hazırlıklı olmakla orantılıdır.

Güçlü lider olmak, bu tür müdahalelerde “ulusal birliği” ve “toplumsal konsensüsü” sağlayabilme becerisidir.

Bakın, Amerika’da “düşman ülkenin” internet oyunlarıyla seçim kaybedildikten sonra bile, mağluplar, dış müdahale ile seçilen başkanın görev devir törenine, yani onu kutlamaya gidiyorlar.

Çünkü birinci öneme sahip olan, ülkedeki konsensüstür. Uzlaşmadır!

Ülkenin siyasi kurumsal yapısına, ekonomisine zarar vermemektir.

Ulusal çıkarları ve bunların serbestçe konuşulup tartışılmasına imkân veren “oyun kurallarını” ihlal etmemektir.

Kendi halkını seçim telaşıyla düşman kamplara bölmemek, aksine birliğini sağlamaktır.

Küresel dünyada küresel düşünmek zorundasınız.

Ama ancak ulusal ve toplumsal birliği ve desteği arkanıza alabilirseniz, küresel olarak da güçlü olursunuz.

Dünyayı suçlamayın!

Kendi evinizi güçlendirin, kapınızı pencerenizi tamir edin, denetleyin, ama sonuna kadar açın

Ve en önemlisi ev ahalisinin tümünün, eksiksiz ve ayrımsız  hayatından memnun olmasını sağlayın.

Küresel dünyada, insanların dünyayı tanımasını kolaylaştırın, ama insanlarınızın bulunduğu yerel ortamlarda rahat yaşamasını mümkün kılın.

Bunun yerine “dünya bize düşman” masalını anlatmayın.

Çünkü dünya sadece bize değil, dünya birbirine düşman ülkelerle, gruplarla, elitlerle, kamplarla dolu.

Çünkü farklı çıkarlar, hırslar, karşıt siyasetler var ve var olmaya da devam edecek.

İnsanlarınızın dışarıyı görmesini engellemeye çalışmayın, bunu zaten başaramazsınız.

Küresel dünyada yerel olarak da güçlüyseniz başarılı olursunuz.

Güçlü olmak, gerekli gereksiz güç gösterisiyle değil, uzlaşmayla mümkündür.

 

Tarık Demirkan

11.01.2017