Bir film sahnesi gibi!
Üniformalı bir Amerikan askeri, arkasında bir grup kendi gibi “soluk benizli”, saygıyla ayakta duruyor.
Birkaç metre ilerisinde vakur bakışlı, saçları örgülü, yaşlı bir Kızılderili reisi oturuyor.
Etrafları kameralarla dolu, ama onlar farkında değil.
Onlar geçmişteki acılarla süzülüp gelen yüzyıllardan, ortak ve onurlu bir geleceğe köprü kurmaya hazırlanıyorlar.
Onlar o an orada değil, geçmişte ve gelecekte yaşıyorlar.
Gözleri birbirlerinin gözlerine kilitlenmiş.
Birkaç dakika sonra aralarında geçecek olan diyalogun tarihsel önemini çok iyi kavradıkları her hallerinden belli.
Amerikan askeri konuşmaya başlıyor:
“Bu topraklara geldik! Sizlerle savaştık! Sonra anlaşmalar yaptık! Sonra bu anlaşmalara da uymadık! Kutsal dağlarınızdan yer altı madenlerini çaldık! Kutsal tepelerinize başkanlarımızın portresini resmettik! Sonra topraklarınızı çaldık! Sonra çocuklarınızı aldık! Yaradanın size bahşettiği dilinizi yok etmek istedik! Size asla saygı göstermedik! Topraklarınızı kirlettik! Sizi kirlettik, zarar verdik, bin türlü eziyet ettik! Ancak buraya bugün tüm bunlar için özür dilemeye geldik! Bugün buraya sizin için geldik! Diz çöküp yalvarıyoruz, bizi affetmeniz için”
Genç asker bu cümlelerle birlikte diz çöküyor.
Arkasındaki diğer “soluk benizliler” de sessizce onu takip ediyorlar.
O ana kadar bir heykel gibi gururla hareketsiz duran Lakota kabilesi büyük reisi sol elini, önünde eğilen genç askerin başına koyuyor.
Çevredeki Kızılderililer zafer çığlıkları atıyorlar.
Kameralar ağlayan insanlara odaklanıyor.
Derin sessizlikte hıçkırıklar duyuluyor.
Sonra bir davul sesiyle birlikte kabilenin şamanının söylediği bir şarkı yükseliyor.
Belki bu bir zafer şarkısı!
Belki bugünleri gösterdiği için Manitu’ya teşekkür!
Belki de yüzyıllar boyunca beyazların öldürdüğü tüm kurbanlar için bir ağıt!
Şarkı tamamlandığında Büyük Reis konuşuyor:
“sizin özrünüzü kabul ediyoruz! “Dünya barışı” diyor yüzünde yüzyılların çizgilerini taşıyan Büyük Reis Dünya barışı için adımlar atacağız. Biz Lakota halkı egemen bir halkız Biz bir halktık, bugün de bir halkız! Bizim dilimiz var Ama toprağımız yok Çünkü toprak bize değil, biz toprağa aidiz…”
Bir yanda doğayla uyumlu yaşamayı ilke edinen bir kültür!
Diğer yanda ise toprağa ve doğaya hükmetme iradesini yaşam felsefesi haline getiren bir diğer kültür!
Yüzyıllardan süzülüp gelen bilgeliği dile getiren Büyük Reisin karşısında duran ve tüm Amerikalılar adına gözlerindeki yaşlarla özür dileyen beyaz genç de sıradan biri değil!
O Wesley Clark Jr, bir önceki NATO Karargâh Kumandanının oğlu.
Bir zamanlar asker olan, şimdi ise kendini barışa adayan gencin Kızılderililerin önünde diz çöküp özür dilemesini “anlamsız” bulanlar da var elbet.
Bir kıtada “nesli tüketilen” Kızılderilileri kuşkusuz geri getirmeyecek bu özür.
Ancak insanoğlunun dürüstçe aynaya bakabilmesi için ise zorunlu.
Bu özür
Tarihle barışabilmek için.
Doğayla barışabilmek için.
İnsanoğlunun kendisiyle barışabilmesi için gerekli…
08.12.2016