Saklamaya gizlemeye gerek yok: İslam âleminin içinde bulunduğu perişan durumu şu geçtiğimiz günlerde yaşanan, “bayram tarihinin saptanması” komedisi ne kadar iyi gösteriyor.

Diyanet işleri başkanlığı ramazan bayramının başlangıç tarihini tam olarak tespit edebilmek için, coğrafi anlamda dünyada batının en uç noktası olarak tespit ettiği bir mahalle iki gözlemci göndermiş.

Gittikleri yer, Şili!

İslam alimleri güneşin en erken battığı nokta olarak Şili’nin 2000 km kuzeyindeki bir noktayı tespit etmişler.

Ramazan’ın son günü, güneşin batışının ardından hilal göründüğünde bayram başlayabilirmiş.

Şimdi, durumu şöyle bir gözlerinizin önüne getirin: diyanetin iki memuru, Türkiye’den binlerce km uzaklarda, ellerini gözlerine siper etmiş, ufku gözlüyorlar.

Ne için?

Hilali görürlerse telefon edecekler, ve sabaha Türkiye’de bayram namazı kılınacak!

Ne zaman oluyor bu? XXI yüzyılda.

Yani dünyada Amerika’dan Çin’e artık uzay gözlemlerinin rutin iş olduğu;

İnsan elinden çıkan uzay gözlem araçlarının artık güneş sistemi dışına çıktığı ve hala bize bilgiler ulaştırdığı;

Sadece matematik hesaplamalarla bile uzayda şimdiye kadar bilinmeyen (ve “tanrısal parçacık” adı verilen) maddelerin, parçacıkların bulunduğu;

Uzayın ıssız ve akla hayale sığmayan derinliklerini dolduran “yerçekimi dalgalarının” keşfedildiği bir çağda!

Bizimkiler Şili’nin uzak tepelerinde bir yerde ellerini siper ederek “hah işte hilal çıktı, aman memlekete telefon edelim de müminler namazını kılsın” diye kendilerini paralarken, dünyada işte bunlar oluyor.

Ama işi daha da trajik hale getiren de şu: bir ay önce 50’ye yakın İslam ülkesi İstanbul’da toplanmış.

Hicri takvim hesabında hiç olmazsa bayramları aynı gün kutlamak için bir çözüm bulalım toplantısıymış bu.

60 yıldır süren bir ihtilafı sona erdirmek için.

Bizimkiler Şili’den “gördük, gördük, hilali gördük” kutlu mesajını atsalar da, çabalar nafile.

Tüm Arap ülkeleri, Suudi Arabistan’ın, “biz buradan görmeden olmaz” demesiyle bu bayram da İslam dünyasında aynı gün kutlanamamış.

Onlar bir gün daha oruç tutmuşlar.

Ne diyelim, Allah kabul etsin.

Etsin ama “İslam dünyasına” biraz daha akıl fikir de versin.

Diyanet vaazlara bu yakarışı da eklesin.

Yoksa bu gidiş hayırlı gidiş değil.

Siz yağmur duasına, hilal gözlemeye falan çıkarken “kafirler” başka gezegenlerde insanoğlu için hayat kurmaya hazırlanıyorlar.

Hilal gözlemlerinden ve insanların özel hayatlarına (ve elbette en çok sevdiğiniz konu olan cinsel hayatlarına) müdahaleden zamanınız kalırsa bir takip ediverin.

Son tren kaçtı kaçıyor çünkü.

 

Tarık Demirkan

6 Temmuz 2016