Dünkü Türkiye İspanya maçı, futbol adına olması ve olmaması gereken her şeyi yeşil sahada önümüze koyan bir maçtı.
Olması gerekenleri tribünüyle ve oyuncularıyla İspanya sergilerken, olmaması gerekenleri ne yazık ki bizimkiler dünyaya sundular.
Futbol böyle bir şey işte: masa başında, basın toplantısında, reklam filmlerinde aylardır hazırladığınızı, doksan dakikalık bir maç elinin tersiyle silip atıveriyor.
İtirazlara, “ama”lara, “lakin”lere, “fakat”lara yer yok.
Çıktık, oynadık ve yenildik.
İşte İspanyolların 3. golü.
Ve işte yenilmemizin 22 nedeni!
22 pasla, sahada bizim oyuncularımız yokmuş gibi, kendi kalelerinden aldıkları topu bizim gol çizgimizin ötesine taşıyan İspanya.
Demek ki bizim futbolumuz, futbolcularımız, uzman kadromuz ve hatta taraftarımız henüz bu düzey bir futbola hazır değil.
Aslında belirleyici olan da bu değil.
Herkes İspanya çapında futbol oynayamaz. Ama bunun bilincinde olmak bizi, bir ülke olarak hayal kırıklığından ve bunun yaratacağı toplumsal psikolojik sendromlardan kurtarabilir.
Reklama dönelim: “biz bitti demeden bitmez!”
İddialı olmak güzel bir şey, ama iddialı olabilmek için o hazırlığı ve birikimi yaşamak lazım.
Birbirimize “gaz vererek” kendi gözümüzde büyümek, kabul edelim ki toplumsal bir hastalık.
Büyüklüğü hak etmek, ve ona ulaştığımızda onu hazmetmek gerek.
Birbirinden tamamen bağımsız 11 skorun yan yana gelmesiyle mucizevi bir şekilde şampiyonaya dahil olan bir milli takım, “biz bitti demeden bitmez” deme kibrini gösterme ahlaki lüksüne sahip değil.
Evet, karamboldan son dakikada bir gol atmak, insanı ruhen cennete taşıyor, ama herhalde İspanyolların bize karşı oynadıkları “antreman maçındaki” gibi 22 pasla gol yemek ise etkileri bakımından çok daha yıkıcı.
Dünkü galipler bu kibri göstermemiş olsalar da bu aslında büyüklüğe öykünen bir cüceye elinin tersiyle had bildiren, alay eden bir ders gibi.
Ne futbolcularımız, ne taraftarlarımız ve ne de ülkemiz bunu hak ediyor.
Evet, Arda büyük oyuncu! Barcelona’ya transfer edilmesi bunun kanıtı.
Ama bu olgu, tarihsel bir gerçekliğin ötesinde kişiye bitmez tükenmez kredi sağlamıyor!
Ama tek başına Arda’da değil hata!
Arda sol kanatta bir anda topu önünde bulduğunda, az adamla yakalanan İspanyolların üzerine gideceğine, topu geriye çekince onu ıslıklamaya başlayan taraftarda da değil.
Arda ve arkadaşları ve taraftarlar dün sahada futbol bilgisi ve teknik yetersizliklerinden çok, psikolojik olarak yenildiler.
Ortak toplumsal davranış modelimiz olan kendimizi dev aynasında görüp göstermenin kurbanı oldular.
Çetin Altan “Türk’e Türk propagandası yapmak” derdi buna.
İspanya’nın bizimkilere tuttuğu normal aynada peri masalı bitiverdi, büyü sönüverdi.
Oysa büyüklüğümüzü haykırmak için tepinirken, birbirimizle didişirken ne kadar küçüldüğümüzü bir görebilsek.
Şu video sesli izleyin mutlaka.
2012’de yine İspanya ile oynayan ve 4-0 yenikken bile futbolcusuyla ve elbette kendisiyle ne kadar barışık olan İrlanda taraftarlarının şarkıları, İspanya taraftarının bile gönlünü fethetmişti.
Evet, “sahada” onuruyla ter döken, galibiyet için varını yoğunu ortaya koyan takımlar ve uluslar zamanı gelince büyük olmayı hak ederler.
Ama bunu sabırla, öğrenerek, emekle ve hem kendimize ve hem de başkalarına saygı göstererek yapmak lazım.
Tarık Demirkan
18.06.2016