Makaleler

Minareler süngü, kubbeler miğfer

 

nev1             Şu resme bakın!

Nevşehir’de yeni keşfedilen yeraltı şehrinin havadan resimlendirilmesiyle ortaya çıkan tablo.

Yeni yeraltı şehri 1400 yıl öncesine aitmiş.

Ve yeraltı şehrindeki kilise şimdiye kadar görülmemiş güzellikte freskler içeriyormuş.

Belediye başkanı diyor ki, “buraya gelen turist sayısını 2 yıl içinde 15 milyona çıkaracağız”.

Belediye başkanının söyledikleri kafamda yankılanırken fotoğraflara tekrar bakıyorum.

Belki de bizden başka hiçbir kültürde görülmeyen, bir işgalci kabalığıyla farklı olanın üzerine kendi damgamızı vurma hırsı içimi bunaltıyor.

 

nev2

 

Resimde camiler görüyorum.

Yeraltı şehrinin üzerinde, yolu bile olmayan bir arazide inşa edilen bir cami hüzünlü bir yalnızlık içinde inananlarını bekliyor.

Aslında “dua etmek isteyen müminler” için inşa edilmediği o kadar açık ki!

Öteki resme bakıyorum: çevrede en az altı kubbe ve minare yükseliyor.

Ama yetmemiş, tam ortaya, 1400 yıllık dünya mirasının üzerine, harabelerin göbeğine bir tane daha dikmişler.

Hani, vahşilerin kendi varoluşlarını kanıtlamak isterken yaptıkları gibi, hiçbir estetik kaygı da taşımadan vurulan bir damga!

Çinko gibi parlayan kubbesiyle, ıssız ve yeraltı girişleriyle bir o kadar da esrarlı doğada bir yara izi sanki.

Neden bu çaba?

nev3

 

Çünkü bu ilkel içgüdü, ruhlara kadar işleyen bu onulmaz aşağılık duygusu, insanlara kendi kültürel varlıklarını böylesine hoyratça vurgularlarsa “ötekini” alt edebileceği hissini veriyor.

“Madem aşağıda o kadar çok kilise var” yukarıda da ben kendi camilerimi oraya buraya “kondururum” mantığı bu.

Oysa kültürel miras zaten senin!

Hatta bu ülke, yer altında ve yer üstünde var olan tüm değerleriyle senin!

Anadolu’ya klonlanmış gibi serpiştirilen, biri ötekinin aynı olan, hiçbir estetik özellik taşımayan camilerini, bin yıl önce inşa edilen kiliselerle neden yarıştırmak istersin?

Bu zihniyetin anlamadığı, başkasının hayatına, başkasının tarihine saygı gösterebildiğinde, onun mirasçısı olarak bu dünyada daha saygın bir yere sahip olacağı gerçeği.

Bir yandan yurtdışında kültürler arası barış istiyoruz deyip öte yandan da “Camiler kışlamız, müminler asker” mantığıyla hareket edemezsiniz.

Biri onlara artık fetih döneminin çoktan sona erdiğini söylemeli!

Tarık Demirkan

(09.04.2016)

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s