“Almanya- Özgürlük, Almanya – Özgürlük!”
Budapeşte’nin merkezindeki “Doğu Garı” peronlarında biriken binlerce mülteci bu sloganları atıyor.
Gar görevlileri, polisler kararsız.
Ellerinde Almanya için aldıkları biletleri sallayan mültecileri önce trenlere bırakıyor, ama daha sonra karar değiştirip, indiriyorlar.
Peronlardaki trenler ıle mülteciler arasına polisler kordon da çekiyor.
Anlaşılan hiçbir mültecinin Salı sabahı Almanya’ya hareket edecek olan trene binmesine izin verilmeyecek.
Acaba dünden beri ne değişti?
Gardaki gazeteciler, bu sorunun yanıtını bulmaya çalışıyorlar.
Pazartesi günü Budapeşte Doğu Garı’ndan bir tren dolusu mültecinin Almanya’ya d
Bu tren Avusturya sınırında durdurulsa da, saatlerce süren beklemenin ardından yoluna devam etmiş ve Almanya’ya ulaşmıştı.
Berlin, her ne kadar daha önce sadece Suriye kökenli göçmenlere iltica hakkı tanıyacağını açıklasa da, dün gece bu trenle gelenlerden, başka ülke kökenli de olsa kimsenin geri gönderilmeyeceğini vurgulamıştı.
Bu gelişme, Budapeşte’de an be an olayları izleyen mülteciler arasında coşkuyla karşılanmış ve sabaha Doğu Garı Budapeşte’nin değişik yerlerinden mültecilerle dolmuştu.
Buradaki mültecilerin hepsi aynı şeyi istiyor: Almanya’ya gitmelerine izin verilmesini.
Ama trenler neden hareket etmiyor?
Mülteciler ellerindeki biletleri sallıyor, peronda gerginlik artıyor.
“Almanya Özgürlük! Almanya Özgürlük!”
Polisler arasında da hareketlenme var.
Elinde bir megafonla bir polis amiri Macarca bir şeyler söylüyor. Sonra yanındaki tercümana megafonu uzatıyor.
Tercüman polisin söylediklerini Arapçaya çeviriyor.
”Değerli göçmenler! Doğu Garı şu andan itibaren kapanmıştır! Bugün bu istasyondan hiçbir tren yola çıkmayacak, bu gara tek bir vagon bile gelmeyecektir. Lütfen dağılınız. Macaristan ve Almanya arasındaki seferlere sonra tekrar başlanacak ve size haber verilecektir.”
Mülteciler bir süre daha ‘Almanya – Özgürlük’ sloganları atıyor ve sonra Doğu Garı’nın peronlarından çıkıp, gar binasının etrafında toplanmaya başlıyorlar.
Ellerinde telefonlar, sosyal medyanın verdiği iletişim imkânlarını da kullanarak son derece rahat ve çabuk organize olabiliyorlar.
Garda biraz önce genellikle gençler ve erkekler varken, dışarıdaki toplantıya kadınlar ve çocuklar da dahil oluyor.
Kendi aralarındaki değerlendirmenin ardından barışçıl bir şekilde gar yakınındaki Baross meydanına doğru ilerliyorlar.
Ancak garda gözcülerin kaldığı ve garın faaliyete geçmesiyle birlikte onların da tekrar istasyona dönecekleri açık.
Yaşanan mülteci kaosu Macaristan’da bugün sadece tren istasyonunda değil, otobanlarda ve ülkenin batısındaki sınır kapılarında da kendini hissettiriyor.
Avusturya sınırındaki en önemli sınır kapısı olan Hegyeshalom’da Schengen anlaşmasına rağmen Avusturya polisi her aracı dünden beri kontrol ediyor.
Otobanlarda 7-8 kilometrelik kuyruklar var.
Yardım sivil halktan
Kızılhaç ve bazı yardım derneklerinin, sıcak güneşin altında sınırdan geçebilmek için bekleyen yolculara su dağıtmaya başladığını canlı yayına geçen televizyon haberlerinden öğreniyoruz.
Macar kamuoyunun bir kısmında göçmenlerin işsizlik ve asayiş sorunlarına neden olacağı kaygısı var.
Hükümet de, bu kaygıları gerekçe göstererek göçmenler konusunda katı bir politika izliyor.
Hükümetin ayak dirediği yardım konusunda öncülüğü ise sivil toplum örgütleriyle mültecilere gıda ve hatta konaklama desteği sağlayan halkın kendisi üstleniyor.
Tarık Demirkan 