Dünyaca ünlü sokak ressamı “grafiti” sanatçısı JR, Fatih Belediyesi tarafından da desteklenen bir projeyle İstanbul’a gelmiş ve bu harabe duvara “özgürlük, kimlik ve ifade” sanatını yansıtan muhteşem bir portre çizmiş. (1. resim)
JR önemli bir sanatçı.
Paris varoşlarından çıktığı “grafiti” yolculuğunda Küba’dan Çin’e, Amerika’dan Arap ülkelerine, Almanya’dan Türkiye’ye dünyanın dört bir köşesinde duvarları özgürce süsleyen sanat eserlerine imza atmış. (resimler)
“Bütün dünya özgür bir sanat galerisidir” diyor JR, ama bu tür özgürlük elbette iki yanı da keskin bir kılıç gibi. Eğer sanatınızın izlerini korumasız alanlarda bırakırsanız sizin“yaratma özgürlüğünüzü” birileri “içine tüküreyim böyle sanatın” deyip “yok edebilir”.
Aynen Fatih belediyesindeki grafitinin başına gelen gibi. Birileri bu duvar resmini badanayla silmiş. (2. resim)
“Zabıtalar sildi” diyor basın.
Fatih Belediyesi “araştıracağız” diyor.
Ben de birilerinin “işgüzarlığı” olduğunu düşünüyorum. Yani bu olaydan yola çıkıp kimse hemen iktidar, belediye eleştirisi falan yapmaya kalkmasın.
Ama bu durumu aslında daha vahim buluyorum
Sokaktaki insanın, hayata estetik bir yan kazandıran “sanata” karşı olması, iktidarın sanat karşıtlığından daha kötü bir durum.
Sıradan insanların kafalarını değiştirmek, hükümetleri değiştirmekten daha zor çünkü.
Hayır, yanlış anlaşılmasın kafaları değiştirmekten kastım herkesin bu tür sanatı sevmesini değil, ama “farklıklara karşı hoşgörülü” olmasını sağlamak.
Çünkü çiçekler ne kadar çok olursa, ortak bahçemiz o kadar güzel olur, öyle değil mi?