Dipsiz denizlerin davetiydi, dayanılmazdı.
Ruhumuz ürpererek uzatırdık narin ellerimizi
Ve uzakların menevişli cazibesinde okşardık bilinmezi.
Bakir benliklerimizi tutuştururken Sirenlerin türküleri
aklımız yüreklerimizin çılgın gümbürtüsüyle sağır,
her şeyin başlayacağı o muazzam an için titrerdik!
Kah alçalıp kah yükselirken
Deniz kızlarının esrik ezgileri,
durup beklemek olmazdı.
Karşı koymak boşunaydı,
bilinmezin davetine uyulacak,
sonunda o yola çıkılacaktı!
Engin ve meçhul dünyaların
çağrısıyla inleyen ruhlarımız
ancak tekne demir aldığında teselli bulacaktı.
Kaç bahar geldi? Kaç çiçek açtı?
Kaç gün doğdu? Kaç dünya battı?
Karanlık gökyüzünde kaç yıldız kaydı?
Hesabı tutulmadı hiç birinin!
Gök mavisinden laciverte yolculukta
tüm tonlarıyla yaşandı hayat.
Sirenlerin türküleri dayanılmazdı!
Ancak bilinmez hep bilinmez kaldı.
Tarık Demirkan
22 Nisan 2015
