Kitaplar

Dünya Halklarından Hayvan Masalları 1- 2

Dünya Halklarından Hayvan Masalları 1- 2
(Hayvanlar dünyasından işitilmedik masallar!)
Can Yayıınları

2_front_cover

(Tadımlık)

Bülbül neden karanlıkta öter?

Alman masalı

Evvellerin evvelinde, unutulmuş zamanlardan birinde dünyanın tüm hayvanları dostça yan yana yaşarlar, kimse kimseye zarar vermezmiş; balıklar suda, diğer hayvanlar karada, kuşlar havada yaşar giderlermiş. Sonunda bu dünyaya kötülük de taşınmış ve sadece insanlar değil, hayvanlar birbirlerinin kuyusunu kazar olmuşlar.
O zamana kadar kendilerince öten, cıvıldayan, gıdaklayan, guguklayan, cik-cikleyen, gak-gaklayan kuşlar, birden kim daha güzel öter kavgasına düşmüşler.
Pırıl pırıl bir ormanda bir yarışma düzenlemişler. En çok oy alan kuş en güzel öten kuş olsun demişler. Evet, ama tabii ki her kuş en güzel kendisinin öttüğünü düşündüğü için, herkes kâğıda kendi adını yazmış!
Kuşların içinde, en güzel öten kuş ödülünü kendine vermeyecek kadar alçakgönüllü bir tek bülbül varmış. Bülbül kendi adını yazmamış, ama gönlü başka bir kuşun adını yazmaya da elvermediğinden, kâğıdı boş atmış.
Sonunda ağaçkakan ve bağrıkara sonuçları açıklamak için ortaya çıkmışlar. Ne olmuş dersiniz? Kuşların her biri: kanarya, saka kuşu, yusufçuk, tarla kuşu, serçe, baştankara, sığırcık, karga yani hepsi birer oy almış. Kuşların arasında adına oy çıkmayan bir tek bülbül varmış. Kuşlar hep bir ağızdan bağrışmışlar;
– Aa, bakın bakın… İçimizde oy almayan bir bülbül var. Demek ki aramızda en kötü öten sensin. Bundan böyle sana ötmeyi yasaklıyoruz. Sakın ola ki ötmeye cüret etmeyesin.
Bülbül çok üzülmüş ve çalıların arasındaki evine dönmüş. Akşam olmuş. Bütün kuşlar uykuya dalmış. Ama bülbül uyuyamamış. Yuvasında bir o yana dönmüş, bir bu yana dönmüş. Sonra gökteki pırıl pırıl yıldızların altında ötmeye başlamış.
İşte bu binlerce yıldır böyle olagelmiş. Güneş dağların ardında kaybolduğunda, Aydede gökyüzüne çıktığında, yıldızlar parladığında bülbül ötmeye başlar. Bülbülün şarkısını duyan herkes de hayran kalır.
Baykuş gibi gece kuşları daha sonraları zavallı bülbül’e karşı haksızlık yapıldığını anlamışlar, ama elden ne gelir… Karar bir defa verildi mi, kimse onu artık değiştirmek istemez. Bu kuşlar arasında da böyledir.
Bu nedenle bülbül’ün artık başka çaresi kalmadı. Bundan böyle her bülbül gündüzleri susup karanlık

front_cover

Balıklar neden hiç konuşamazlar

Alman masalı

Japon masalı
Çok eski zamanlarda, daha bu dünyada insan da yokken hayvanların hepsi kendi dillerinde konuşurlarmış. Balıklar bile konuşabilirmiş.
Kediler miyavlar, köpekler havlar, filler bağırır, maymunlar çağırır, kuşlar cıvıldar, arılar vızıldar, çekirgeler öterlermiş.
Tüm dünya, hep bir ağızdan konuşur, ormanlar gürülder, yapraklar hışırdar, dereler çağıldar, rüzgârlar uğuldarmış. Tüm canlılar ve cansızlar kendi sesleriyle şarkılarını söylerlermiş.
Yani her şey bugünkü gibiymiş.
Ama dünyanın bu müziğine o zamanlar balıklar da katılırlarmış.
Hem de ne katılmak!
Hepsi suların içinde yaşadığından sesleri kat kat olur yankılanırmış. Denizlerin, nehirlerin, derelerin göllerin derinliklerinden seslerini duyurmak için iyice yükseltirlermiş. Bağrışları tüm dünyayı sararmış.
Sesleri yükseldikçe bağrışları da artarmış. Kavgaları gürültüleri hiç eksik olmaz, suların şırıltısını, dalgaların kıpırtısını bastırırmış.
İş bununla da kalmamış!
Hep kavga ettiklerinden, avazları çıktığınca bağırdıklarından ağızları büyüdükçe büyümüş, çirkinleşmiş. Sonunda onları kimse sevmez, kimse onlarla konuşmaz olmuş. Balıklar buna biraz üzülmüşler, ama inatçı da olduklarından davranışlarını değiştirmemişler, hayatlarını aynen sürdürmeye devam etmişler.
Günlerden bir gün balıkların tümü toplanmış, tartışıyorlarmış. Hepsi de konuşmak istediğinden toplantı bitmiyormuş. Güneş batmış, gece olmuş, yıldızlar gökyüzünü süslemişler. Balıklar hararetle tartışmaya, kavga etmeye devam ediyorlarmış. Uyumayı bile unutmuşlar.
Suların üstünde ise pırıl pırıl bir gökyüzü varmış. Yıldızlar ışıldıyor, ay parıldıyor, Samanyolu bir gelin duvağı gibi uzakları aydınlatıyormuş. Balıklar ilk defa o gece yıldızları görmüşler. Yıldızları çok kıskanmışlar.
-“Elbiseleri ne kadar şahane” -demişler -“bizim ise bir tek altınımız gümüşümüz, takımız yok. Gece perisi herkese vermiş bir bize vermemiş…”
Gece perisi tam o sırada oradan geçiyormuş, balıkların serzenişlerini duymuş. Çok kızmış.
“Ya demek böyle” -diye düşünmüş- “o halde sizin istediğiniz gibi olsun her şey”.
Balıklara şöyle demiş;
-Sizin de parıltılı elbiseleriniz, altından, gümüşten, bin bir ışıltılı değerli taştan takılarınız olabilir, yalnız o zaman bunun karşılığında siz de sesinizi vereceksiniz bana.
Balıklar kabul etmişler. İşte o zamandan beri balıkların gökkuşağının tüm renklerinden pulları olmuş, ama bu görkemli elbiselerini taşırken sessiz olmak zorunda kalmışlar. Ve işte o zamandan beri tüm doğa çığlık çığlığa sevinirken, dünyanın bu müziğine balıklar katılamaz olmuşlar.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s