Biri bir yere “94. yıldönümünde parti ayağa kalkıyor” diye yazmış.
Altına da “komünist parti” imzasını atmış.
Bir başkası da, -ki kendisi eski komünisttir,- “Duvarlara estetik yoksunu yazı yazmak ha! Bu ne ilkel yöntem” diye kükremiş.
Ve “peki, bu bebek neden 94 yıl oturmuş” diye de sözüm ona dalgasını geçmiş!
Komünist partilerin, ve bu ideolojinin temelinde yükselen sosyalist rejimlerin neden başarılı olamadığını tartışmak başka iş;
Dünyada yükselen “muhafazakâr dalganın” dümen suyuna takılıp, bir dönemin radikal düşünce akımına “şarlamak” yine başka iş.
Hangisinin ahlaki olduğuna karar vermek için, sanırım “eski komünist” olmak da gerekmiyor.
Mağlup olanla alay edip, onu aşağılamak kolay, zor olan, bugün artık yanlış olduğunu düşündüğün ilkelere düşünce bazında alternatif sunmak!
Kapitalizmin gün be gün yediği naneleri görmezden gelip ve çevrende kamu malını hörgücüyle yutanları mahcup bir suskunlukla geçiştirip, sonra da protestosunu bir çığlık gibi duvara çarpan genci” sen kimsin ki, aklına eseni kamu malı üzerine yazıyorsun” diye haşlamak sadece eski komüniste değil, dürüst bir insana da yakışmaz.
“Son Mohikanları”, ölümcül düşmanları Apaçlar bile mistik bir saygıyla anarlarmış.
İşte ben Kızılderilileri bu nedenle de hep sevdim.
10 Eylül 2014